ADANA
Manşet Haber 12.02.2020 19:04:14 0

ADANA'NIN YÜKSEK DAĞLARINA KAR YAĞARKEN...

ADANA'NIN YÜKSEK DAĞLARINA KAR YAĞARKEN...

Genelde benzeri olaylara tanık olmaz mıyız?


Adana’nın yüksek dağlarına kar yağarken “sefasını” çekenlere karşı, kent merkezi soğuktan baygınlık geçirir!


Koca binaların üşüttüğü sokaklar, bir-iki katlı mahalle evleri yaktıkları odun-kömürle bir yandan “akşam odalarını” ısıtmaya çalışır, bir yanda da sokağa açılan pencereden soğuk rüzgarın azgınlaşan etkisini azaltmaya çalışır!


Kapı aralığından, pencere pervazı boşluğundan yayılan soğuk, ısınmış alanları üşütür…


Yılın en çok üç ayı yaşanan soğuk kış günlerini hiç de sevmez Adanalı, “hep” hazırlıksız yakalanır, “hep” bu ne soğuk diye yakınır, “hep” görülen en azmış kış olarak imlenir!


***


Sabahtı, günün alaca karanlığında işine giden emekçileri, saat ayarlamasına bir türlü geçmemekte direten “iktidarın” acıttı öğrencileri gördüm…


Kızımın, işe giderken “bu ne soğuk böyle” dediğini biliyorum; kuzey dağlarının büründüğü karın etkisi böyle oluyor işte!


Kozan’da da aynıydı; dağlar kar giyinir, Kozan üşürdü!


Birkaç gün önce yağmurdan arta kalan su göletlerinin buz tuttuğunu da duydum!


Her şey “soğuk-buz gibi” değil Adana’da…


Politika sıcak…


“Yerel” iktidar olmanın “özelliği” bu olsa gerek; CHP’de hava sıcak!


Geçtiğimiz günlerde yapılan ilçe kongrelerinin ardından, yaklaşan il kongresi için çalışmalar yapılmaya başlandı, “ilk” il başkanı adayı olarak Mehmet Çelebi açıklamasını il binası önünde yapacak; oradayım…


***


Açıkça söylemek gerekirse, öğle saatlerinde bile güney-kuzey yönlü açıklama yapılacak alanda soğuktan burnunu çekmeyen, ellerini birbirine sürtmeyen, sigara kullananların bir soluk daha almayanın olduğunu sanmıyorum…


“Politika” havasının birçok kişiye iyi geldiğine inanıyorum; yevmiye versen, karnını doyursan, bu soğukta-bu alanda olmayacak olanlar bile “heyecanla” Çelebi’nin açıklamasını dinliyor, yer yer alkışlıyor…


Bulundukları yerde “ilkyaz” havası esiyor gibi…


***


Şu anda il başkanı olan Mehmet Çelebi’nin, geçmiş dönemde “ne yaptığını” bir yana bırakacak olursak konuşması; yerindeydi, zamanlıydı, etkiliydi, olması gerekendi…


Her zaman yinelediğim “ideolojinin”, politika içersindeki konumunun altını belirgin biçimde çiziyordu…


“İktidarın”, ekonomiden tarıma, eğitimden spora, kültür-sanattan hukuka yaşamın tüm alanlarında halkı yoksullaştırdığını, söylüyordu.


Belediyelerin başarılı çalışmalar yapacaklarını, ancak “iktidarın” engellemek için tüm gücünü kullandığını, belirtiyordu.


“İktidarın” depremde, çığda, benzeri birçok konuda vurdumduymaz davrandığını, kaynakları başka yönlere aktararak yurttaşı cezalandırdığını, ileri sürüyordu.


Umudu, sevgiyi, saygıyı, demokrasiyi, özgürlüğü, kardeşliği, barışı, dayanışmayı çoğaltıcı çalışmalar içerinde olunacağının da sözünü verdi.


Bunlar güzel şeyler, iç ısıtıcı güzel şeyler…


***


Açıklama sonrasında kalabalık dağılırken yüzler “yeniden” üşümeye başlamıştı bile!


Adanalı soğuğu sevmez, sevmediği için de ısınacak-ısıtacak yerleri “hep” yaralıdır!


Kalabalıktan duyduğum bir ses “evde ne kömür var, ne de odun; ne yapacağım şaşırdım” derken, yanındaki “bakarız çaresine” dediğinde, yüksek dağlara yağan karların nasıl eridiğini gördüm!


Biraz önceki buğu düşen gözlerinin “nasıl” parladığını…


İşin “aslı” da bu değil miydi?


“YAŞLILARA” KENTKARTLAR HAKSA…


Neye kızacağım? Sürücüye mi, bekleyen yolcuya mı, Adana’nın soğuğuna mı, paraya mı, yaşlılığa mı, gençliğe mi; neye?


Önce şunun altını çizelim; toplu taşımadan bir bölüm ayrıcalıklılar gibi, yaşlılar, basın çalışanları da “ücretsiz” yararlanma hakları var mıdır? Üstelik, koşullarını kanıtlamış olduklarından dolayı yararlanma “kartları” verilmişse…


Burada daha önce yine yazdım! Üstelik o gün sürücüye “neden” diye de sormuştum! Şu an anlaşılıyor ki, özellikle “yaşlı yolcular” araçlara alınmak istenmiyor!


Mavi Bulvar, Telli Dere üzerinden Atatürk Caddesi’ne doğru giden “yeşil otobüs” bugün yine aynısını yaptı. Saat onu geçiyordu. Dışarıda insanlar titrerken, dolmuş duraklarında beklemesi gerekirken; durakta, bir yaşlının el kaldırmasına karşın durmadı, biraz ileride durak dışında el kaldıran genç için durdu!


Bu “yararlanma kartları” bir hak değilse, ya da istenmiyorsa “ortadan” kaldırın! Herkes neye-nasıl bineceğinin hesabını önceden yapsın!


Ancak “bu bir haksa”, herkes işini düzgün yapsın!


Çünkü “herkesin” yaşlısı var, ya da olacak!


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°