Adana’ya 17.5 Milyarlık Yatırım!
Manşet Haber 26.04.2015 14:45:05 0

Adana’ya 17.5 Milyarlık Yatırım!

Adana’ya 17.5 Milyarlık Yatırım!

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Adana Milletvekili ve 25’inci Dönem Milletvekili Adayı Avukat Mehmet Şükrü Erdinç, Yüregir’de seçim bürosu açtı. Erdinç, 13 yılda Adana'ya 17,5 milyar liralık yatırım yapıldığını iddia etti. Erdinç, 30 mart'ta yerel yönetimlerde AKP'nin kazanamamasını, 'Kaybeden AKP değil Adana2 açıklamasında bulundu.akp_secim_buro_acilisi (2)

Kozan Yolu üzerindeki seçim bürosu açılışına İl Başkanı Fikret Yeni, milletvekilleri Necdet Ünüvar, Mehmet Şükrü Erdinç, Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan, Ceyhan Belediye Başkanı Alemdar Öztürk, Aladağ Belediye Başkanı Mustafa Akgedik, milletvekili adayları, ilçe başkanları ile çok sayıda partili ve vatandaş katıldı.

AK Parti Adana İl Başkanı Fikret Yeni, AK Parti 25’inci Dönem Adana Milletvekili Adayları Necdet Ünivar, Fatma Güldemet Sarı, Sadullah Kısacık, Talip Küçükcan, Mehmet Şükrü Erdinç, Esra Yalvaç, Mehmet Can, Mustafa Çalışkan, Asuman Tekin, Kasım Pamuk, Mehmet Faruk Bozkurt, Ramazan Demir, Mehmet Ay, Hasan Berzan Toprak’ı tanıttı.

ADANA KAYBETTİ!

AK Parti Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç, Adana’ya yaptığı yatırımları anlattı, 13 yılda Adana’ya 17.5 milyar liralık yatırım yapıldığını ifade etti. Erdinç, şöyle konuştu:akp_secim_buro_acilisi (1)

“O yatırımların en büyüklerinden biri burada, Yüreğir’de yapılıyor. Bir milyar liralık yatırım. Şehir Hastanesi. Hemen oraya, yakın bir bölgeye 2 tane devasa, Türkiye’nin en büyük adliye saraylarını yapıyoruz. Bir tane değil 2 tane. Biri Bölge Adliyesi, diğeri Adana Adliye Sarayı. 2’sinin değeri 200 milyon lira. Devasa yatırımlar. Eğitimlerden, okullardan, adaletten, sağlıktan her alandan hizmet üretmeye çalışıyoruz. Bizim derdimiz bu. Bakın 30 Mart’ta bir seçim geçirdik. Yüreğir’de AK Parti kazandı. Aslında AK Parti değil millet kazandı. Millet kazandığı için yatırımlar, burada AK Parti eliyle milletin hizmetine sunuluyor. Ama Seyhan’da, Çukurova’da, Sarıçam’da, Büyükşehir’de AK Parti kazanmadı. Aslında kazanmayan, kaybeden AK Parti değil. Kaybeden Adana. Hepiniz görüyorsunuz. Vatandaşa hizmet etmesi gerekenler, Yüreğir’e hizmet etmesi gereken Büyükşehir Belediyesi, Seyhan’a hizmet etmesi gerekenler, Çukurova’ya hizmet etmesi gerekenler, Adana’nın 15 ilçesine hizmet etmesi gerekenler nelerle uğraşıyorlar? Yok karnavallarla, yok festivallerle. Sizlerin parasını nerelere harcıyorlar. Ayrıca bir hadsizlik yapıyorlar. Sizin gönül adamınız, sizin en sevdiğiniz insan, Cumhurbaşkanımıza hakaret ediyorlar. Bu hadsizlere 7 Haziran’da haddini bildirmeye var mıyız? “

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°