Adana’ya özel havacılık lisesi açıldı
Manşet Haber 16.09.2015 10:27:03 0

Adana’ya özel havacılık lisesi açıldı

Adana’ya özel havacılık lisesi açıldı

Türkiye'nin ilk özel havacılık lisesi Çukurova Skyjet Havacılık Lisesi, İstanbul'dan sonra ikinci şubesini Adana'da açtı. Görüşme yöntemiyle öğrenci kabul eden okulda kayıtlar başladı.

Adana Havalimanı’nın ardından, önümüzdeki süreçte faaliyete geçmesi planlanan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın da hizmete girmesiyle, havacılık sektörü için daha cazip hale geleceği düşünülen bölgede, sektörün nitelikli ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere havacılık lisesi açıldı.

28 Eylül tarihinde eğitim öğretime başlayacak olan Özel Çukurova Skyjet Havacılık Lisesi, üç bölümde faaliyet gösterecek.

MEZUNLAR İYİ ŞARTLARDA İSTİHDAM EDİLECEK

İstanbul'da eğitim veren Türkiye'nin ilk özel havacılık lisesinin ikinci şubesini Adana'da açtıklarını belirten Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Yılmaz,  'Havacılık sektöründe ciddi eğitimli personel eksiği var. Bu eksiği gidermek için İstanbul'da ilkini açtığımız liseden sonra Adana'yı seçtik. Adana ve Mersin bölgesi, havacılıkta önemli trafiğin yaşanacağı bir bölge. 4 yıl boyunca burada eğitim görüp kendini geliştiren öğrenciler, kendi topraklarında, çok iyi koşullarda istihdam edilebilecek' diye konuştu.

AVANTAJLARI FAZLA

İlköğretimi bitiren öğrencileri, sözlü mülakatın ardından havacılık lisesine kabul ettiklerini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi: 'Havacılık sektöründen gelen biri olarak, mesleğimizin esası disiplin olduğundan mülakatta buna çok önem veriyoruz. Lisemizden mezun olan öğrencilerimiz 2 yıllık Uçak Teknolojileri, Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri ve Lojistik bölümlerine sınavsız geçiş hakkı elde ediyor. 4 yıllık fakülteler için de ek puan avantajları var. Burada 12. sınıfta mezun olan bir öğrenci Advance düzeyde İngilizce öğrenmiş oluyor.” DEVLETİN EĞİTİME VERDİĞİ DESTEK GEÇERLİ

Adana ile Tarsus arasında D-400 Karayolu üzerinde Yenice bölgesinde açılan okulda kayıtlar başladı. 4 yıl eğitim veren okulda bin öğrenciye hitap edecek fiziki altyapı hazırlandı. Buradan başarıyla mezun olan öğrenciler, sektörün her türlü ihtiyacına cevap verebilecek. Okul yetkilileri devletin verdiği eğitim desteğinin kendi okullarında da geçerli olduğunu, nakille gelecek öğrencilerin de eğitim yardımı almayı sürdüreceğini açıkladı.

OSMANİYELİ YATIRIMCI’DAN ADANA’YA TORPİL

İstanbul’un ardından ikinci şubeyi Adana’ya açmasının, bir anlamda doğup büyüdüğü topraklara yatırım olduğunu belirten Mehmet Sait Yılmaz, havacılık sektöründe yetişmiş eleman açığının hızla arttığını, mezun olacak gençlerin çok iyi şartlarda iş bulmasının mümkün olacağını açıkladı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°