Adana’ya Türkiye şampiyonluğu kazandırdı
SPOR 10.06.2015 15:48:45 0

Adana’ya Türkiye şampiyonluğu kazandırdı

Adana’ya Türkiye şampiyonluğu kazandırdı

ogutucu_okcu (2)Antalya’da düzenlenen okullar arası okçuluk yarışmasında yıldızlarda makaralı yaylar dalında Adanalı öğrenci  Şevval Öğütcü Türkiye şampiyonu oldu.

Türkiye Okçuluk Federasyonu tarafından Antalya’da okullar arası okçuluk yarışması düzenlendi. Türkiye’nin değişik illerinden yüzlerce sporcunun katıldığı yarışmada genç okçular derece elde etmek için ter döktü. İlk gün yapılan sırlama atışlarında yıldızlar dalında Adana’dan yarışmaya katılan Burç Çukurova Ortaoklu öğrencisi Şevval Öğütcü, sıralama atışlarında birinci oldu. Atışlarda da rakiplerini art arda eleyen Öğütçü, finale kaldı. Finalde rakibin 5 puan ile geride bırakan makaralı yay sporcusu Şevval Öğütcü, Türkiye şampiyonu oldu.

HEDEFİM AVRUPA DERECESİ

Türkiye şampiyonu olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Şevval Öğütcü, hedefinin Avrupa’da dereceye girmek olduğunu söyledi. Antrenörleri Mehmet Darılmaz, Selma Darılmaz ve Akın Eskitütüncü’nün başarısında büyük emeği olduğunu ifade eden Şevval Öğütcü, okul yöneticilerinin de her zaman desteğini gördüğünü ifade etti.

ÖĞRENCİMİZİN BAŞARISI TESADÜFİ DEĞİLogutucu_okcu (1)

Özel Burç Çukurova Ortaokulu Müdürü İlhami Kara öğrencileri Şevval Öğütçü’nün daha önce de pek çok başarıları olduğunu ifade etti. Son yarışmada da Türkiye birinciliğini kazanmış olmasının kendileri için büyükbir  onur ve gurur kaynağı olduğunu vurgulayan Kara, Adana’ya bu başarıyı getirmiş olmaktan da büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Öğrencileri Şevval Öğütcü’nün il bazındaki yarışlarda da pek çok derecelerinin yanı sıra Türkiye bazında da dördüncülük ve üçüncülüğünün bulunduğunu hatırlatan İlhami Kara, hiçbir başarının tesadüf olmadığının altını çizdi. Eğitimde olduğu kadar okul olarak birçok spor branşındada iddialı olduklarını belirten Kara, “Eğitim bizim için öncelikli. Ancak biz öğrencilerimizi kendi yeteneklerine uygun spor dallarına da yönlendiriyor ve çalışmak imkanı veriyoruz. Spor, onların derslerine de katkıda bulunuyor. Düzenli çalışma, disiplin ve emek, öğrencilerimize girmiş oldukları spor müsabakalarında büyük başarılar getiriyor. Öğrencimizin göstermiş olduğu bu başarı bizleri çok mutlu etti, kendisini tebrik ediyorum. Antrenörlerine de emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°