ADAY…/1

ADAY…/1






Bu denli uzamalı mıydı, bu denli “iktidar” sormalı mıydı oraya girmek istemiyorum!





“Muhalefet” açıklamayı geciktirmek, “iktidar” da gecikmeyi her gün dile getirmek istiyor! Üstelik, “muhalefet” bu dile getirişi de benimsiyor!





Tersinin düşünene varsa tersten başa bir düşünsün; alınan yok, suçlanan yok, bunu yapmamak için direnen yok!





Asıl olan yurttaşa oluyor; “muhalefet” aday belirlemeyi karmaşıklaştırdıkça, altılı bileşenler arasında söylem ayrışması gerçekleştikçe “iktidarın” işine geliyor!





Yurttaşın bungunlukları, doyumsuzlukları gözden uzaklaşıyor!





Kış aylarının soğukları geldi/ dayandı, bugüne değin doymaya yetmeyen “alım güçleri” bir de ısınmak, giyinmek, korunmak için kıyılarından yontuldu! Akla düşüp de yurttaşın bu ya da benzer acılarını sarmak yerine, atılması gereken adımlar savsaklandı!





Yaşasın sosyal devlet anlayışı, yaşasın siyaset!





***





Her zaman yazdıklarımı yinelemek istemiyorum ama, yeri geldiğinde de yazmamak olmuyor!





“İktidar”, yirmi yıldır yaptıkları beton ağırlıklı işleri anlatırken, sanırsınız ki dar gelirli/ nüfusun yüzde sekseninin sorunu! Bedelini ödemedikçe geçemeyeceği, bedelini ödemedikçe göremeyeceği yerler…





Ülkenin yarısından çoğunun, emekçinin verdiği vergilerle kurulan yapılardan yararlananlar kim?





Peki, bu yapılar kurulurken kimin “alım gücü” zorlanmış, kimin acısı çoğalmış, kim mülksüzleştirilmiş, kim ekmek alamayacak yoksulluğa itilmiştir?





“İktidar”, bunları konuşturmak/ düşündürmek/ anımsatmak yerine “adayı” konuşuyor, konuştukça da altılı bileşenler arasında her gün yeni “iğneli” söz yayılıyor!





“Muhalefette” bu edilgenlik/ utangaçlık sürdükçe, yaşasın “iktidar” …





***





“Biatcılığı”, sorgusuz “kabullenmeyi” içime sindirmem zor!





Altılı bileşenlerin nasıl bir araya geldiğini, gelenlerin önceki konumlarını, bir başlarına olan güçlerini, CHP’siz olacakları konumu anlatmayacağım!





Sanki bileşenlerin “en küçük ortağı”, sanki bir başına hiçbir şey gibi verilen çabanın “şamar oğlanı” yapılmasına herkes elinden gelen katkıyı yapıyor! Bunun içinde CHP’nin yetkin isimleri de var!





Birkaç gün önce, Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sorusunu yanıtlarken “adayı altılı masa belirleyecek” dedi, burası güzel. Ama bundan sonra “çıkacak karar kim olursa/ olsun adayımız diyeceğiz” de dedi!





Yanıtın ikinci bölümü “gereksiz” demek yetersiz olur; söylenmesi yanlış!





Sürecek…



Oktay EROL

21.11.2022 10:56:27

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI