Manşet Haber 15.07.2016 17:33:30 0

'Ağır çocuk hakları ihlali var”

'Ağır çocuk hakları ihlali var”

Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, Anayasa Mahkemesi’nin, Bafra Ağır Ceza Mahkemesi’nin itiraz başvurusu üzerine, Türk Ceza Kanunu’nun çocuklara yönelik cinsel istismar suçunu düzenleyen 103. maddesinin 1. fıkrasının a bendinde yer alan “15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış” tanımındaki“tamamlamamış” ibaresini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmesi üzerine ortaya çıkabilecek en temel hukukî sakıncaları ve kaygılarını, kamuoyuyla paylaştı.

Çocuk istismarı alanında bu kararın çocuk hakları açısından bir geriye gidiş olduğu belirtilen Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verildi:

“Çocuğun cinsel istismara karşı korunması için adalet sistemi içerisinde acil bir eylem planının hayata geçirilmesi zorunlu hâle gelmiştir. Zira bugün iptal edilen Türk Ceza Kanunun'nun 103. Maddesinin ilk fıkrası 15 yaşından küçük her çocuğa yönelik cinsel davranışı cinsel istismar olarak tanımlamıştı.

Bu fıkra 2005 yılında düzenlenmişti. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına göre 15 yaşını doldurmamış çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarında mağdur çocuğun rızasının olup olmadığı aranacaktır. Oysa 15 yaşından küçük çocukların cinsel istismar suçunda rızalarının olup olmadığından söz edilebilmesi Olanaksızdır!”

Açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı neticesinde, bundan böyle 15 yaşından küçük çocuklara yönelik cinsel istismar suçu işleyen çocuk faillere daha az cezalar verilmesinin önü açılabileceğine vurgu yapıldı.

Karar ile ilgili olarak 'ağır bir çocuk hakları ihlalidir' diyen Adana Barosu Çocuk Hakları Komisyonu açıklamasına şöyle devam edildi:

“ 10 – 12 yaşında bir çocuğu istismar eden büyüklerin de işledikleri suçtan daha az cezalarla kurtulmalarına imkan yaratılmış ve toplumda büyük infiallere yol açacak bir duruma sebebiyet verilmiştir. Anayasa Mahkemesinin, gerekçesinin aksine; suçla yaptırım arasında adil bir denge bulunduğu gibi, çocuk istismarı fiilinin ağırlığı, çocuk ve aile üzerinde yarattığı tahribat ve etki ile toplumda yarattığı infial, cezalandırmada güdülen amaç dikkate alındığında ağır ve ölçüsüz olarak değerlendirilemez. Türk Ceza Kanunu'nda suçlar genellikle iki sınır arasında belirlenmektedir. Hakimin alt ve üst sınır arasında cezayı nasıl belirleyeceğinin ölçütleri ise TCK'nun 61.maddesinde açıkça gösterilmektedir.

Mahkemenin; gerekçede suç ve ceza arasındaki denge açısından haklı olarak bir yandan 'suçun toplumda yarattığı etkiye', 'kültürel yapı ile ahlaki değerlere', 'çocuğun etkin şekilde korunmasına' vurgu yaparken, diğer yandan çocuk istismarı gibi gelecek nesillerin cinsel ve ruhsal bütünlüğünü ağır şekilde zedeleyen, ciddi bir ahlaki düşkünlüğü ortaya koyan, toplumda haklı bir infial yaratan bu suçta cezayı 'ölçüsüz' görmesi anlaşılır ve kabul edilir olmaktan uzaktır.
Kaldı ki, İptale konu fıkrada 6545 sayılı kanunla yapılan değişikliğin gerekçesinde açık bir biçimde cezaların 'çocukların cinsel istismarı suçuyla daha etkin mücadele edilebilmesinin' amaçlandığının açıkça belirtilmekte olduğuna değinilen açıklamada, “Bu açıdan da cezanın ölçüsüz ve amaca uygun olmadığı söylenemez. Nitekim yukarıda belirtildiği üzere, cezanın TCK 61.madde kapsamında iki had (sınır) arasında, bu şekilde bir derecelendirme içinde somut olayın özelliğine göre belirlenmesi de mümkün, hatta gerekli olmakla, adil olmayan ve ölçüsüz bir durum da söz konusu olmamaktadır.  Kararda, '..fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi gibi her bir somut olayın özelliği dikkate alınarak ceza tayin edilmesi veya onarıcı adalete kurumunun uygulanmasını ortadan kaldırdığı...' şeklindeki gerekçe; cinsel istismar suçu failinin mağdur çocukla evlenmesi halinde farlı bir değerlendirme yapılması gerekliliğini çağrıştırabilen, bunu teşvik edebilecek, bu nedenle kamuoyunda 'çocuk gelinler' olarak anılan uygulamaları, toplumsal yapı dikkate alındığında mağdur çocuğu fail ile evlenmeye zorlamayı gündeme getirebilecek yapısı ile son derece vahim ve kaygı vericidir.
Adana Barosu olarak bir kez daha, T.C. Anayasası’nın 41/4.maddesinde yer alan 'Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alır' amir hükmünü tüm yetkililere hatırlatıyoruz.”

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.1° / 11.6°