AGNOTOLOJİ

AGNOTOLOJİ






Bilgi kirliliğinin ve yalanların şahsi çıkarlar uğruna nasıl yayıldığını inceleyen bilim. Yani Cehalet Bilimi.





Bilgisizlikle özgüven ters orantılıdır. Cehalet olağanüstü cesaret yaratır. Bir konuda bilgisi az olan kişi, kendine o konunun uzmanından daha fazla güvenir. Hatta,bilgisi az olanın sesi çoğu zaman daha fazla çıkar. Biz buna cahil cesareti diyoruz.





Agnotoloji,agnosiskelimesinden geliyor, yani bilgi eksikliği, tanımsızlık. Herhangi bir çıkar sağlamak için bilgisizlikten faydalanmayı inceliyor.Yanlış bilgi, kafaları karıştıracak bilgi, kısacası doğru olmayan bilgi nasıl yayılıyor? Medyayla elbette.





1979’da sigara ve tütün şirketlerinin gizli bir talimatı ortaya çıktı. Sigara ve Sağlık Önerileri başlıklı yazı, sigara karşıtı kampanyaların önlenmesini amaçlıyor, kullanılacak taktiklerden bahsediliyordu.





Stanford Üniversitesi'nden Robert Proctor bu yönergeleri inceledi ve amacın hedef kitlede kafa karışıklığı yaratmak olduğunu gördü. Yani tütün ürünleri konusunda kararsız olan kişilerinkafaları karışacak veya sigaraya başlayacak, ya da sigarayı bırakmaktan vazgeçecekti.





Konu sigara değil. Başka bir şey anlatmak istiyorum.





Proctor öncülük ettiği çalışmalarla cehaletin ve bilgisizliğin nasıl benimsendiğiniortaya çıkardı. Basit gibi görünmesine rağmen sistem gayet metodik. Altı basamaklı bir yöntem uygulanıyor.





1. Muhatabınızın doğru bilgiye ulaşmasının önündeki yolları kapalı ve kuşkulu tutun.





2. Her zaman kafa karıştıracak konulara odaklanın, bulanık sularda yüzün.





3. Çıkarlarınızı gözetin. Çıkarlarınız için her şeyi yapın.Gerçek bilgi çıkarlarınıza hizmet ediyorsa, cehalet yerine bilginin peşinde gidin.





4. Tartışma zemininiz gerçekliğe yakın olsun. Gerçeklikten asla uzaklaşmıyor gibi görünün.Aksi halde inandırıcılığınız zedelenebilir.





5. Kimliğinizi de, uzmanlığınızı da siz belirleyin.Öz güveniniz varsa bilgi karmaşası ve uzmanlık için gerekli yollardan geçmiş sayılırsınız. Tıp hakkında konuşurken amacınız kargaşa ise tıp bilginiz olmasına gerek yok, insanların buna inanması yeterli.





6. Uzmanlığını iddia ettiğiniz konuya dair genel kavramlarla ilgilenmeseniz de olur, kısmi bilgi işinizi görecektir.





Proctorbu 6 maddeyi,agnotoloji çalışmaları yaparken ortaya çıkarmış ve cahilliğin, bilgi kirliliğinin yayılımı için bu yöntemlerin bilinçli kullanıldığını ortaya atmıştı.





Sadece ticari alanında mıkullanılıyor? Belki bir zamanlar öyleydi ama şimdi kültür ve özellikle politika alanında bol bol uygulanıyor. Hafızanızı yoklamanıza bile gerek yok. Bir hafta, on gün öncesinin aklınızda olması yeter. Mesela, ”Ayasofya İbadete Açılsın mı?”





YA DA KENDİNİZ DENEYİN, BAKIN NASIL BİR KIYAMET KOPACAK MESELA DEYİN Kİ,“DÜNYA DÜZDÜR, ŞEYHİM SÖYLEDİ.”





  • BAKIN,NUHUN CEP TELEFONU KULLANDIĞINA, İNTERNETİ ABDÜLHAMİT’İN İCAT ETTİĞİNE, MATEMATİĞİ YELİZ’İN DEDESİNİ KEŞFETTİĞİNE İNANAN PROFLAR NASIL BAĞIRA ÇAĞIRA TARTIŞACAK.




  • SİZCE, AGNOTOLOJİ KONUSUNDA EN ÖNDE GELEN ÜLKE HANGİSİ?


25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

16.06.2020 15:41:55

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI