AİLE HEKİMLERİ EK ÖDENEKLERİNİ BEKLİYOR
EKONOMİ 28.07.2020 02:16:09 0

AİLE HEKİMLERİ EK ÖDENEKLERİNİ BEKLİYOR

AİLE HEKİMLERİ EK ÖDENEKLERİNİ BEKLİYOR


Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu 2. Başkanı Dr. Hacı Yusuf Eryazğan; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kameraların önünde söyledikleri ile sahada yaşananların çok farklı olduğunu, Bakan Koca’nın 13 Mayıs 2020 tarihinde tüm basının önünde 'Aile Hekimlerinin çalışmalarından çok memnunuz teşekkür ediyoruz onlara da ek ödeme konusunu çalışıyoruz' demesinin üzerinden 70 gün geçtiğini ama bir ödeme olmadığını belirtti.





“Aile hekimlerinin Covid-19 olması ve izne ayrılması durumunda maaşı kesilmeyecek denmişti ancak maalesef birçok ilde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarından kesinti yapıldığını görüyoruz. Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarından kronik hastalığı olanlar idari izne ayrılamadığı gibi büyük bir hayati tehlikeyle çalışıyor. 4 ay boyunca üniversite hastaneleri dâhil tüm hastanelerin poliklinik kapatırken 27 bin aile hekimi 4 ayda tüm ülkeye poliklinik hizmeti verdi. Bütün pandemi boyunca aşılamalar hiç aksamadan devam etti ve büyük salgınların önüne geçildi. Bununla birlikte 5000 bine yakın aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı covid pozitif oldu. Sağlık Bakanımızın bütün bu başarı öyküsünü görmezden gelmesini kabul edemiyoruz.”





Dr. Eryazğan açıklamasında şu görüşlere yer verdi:





“13 Mayıs’ta ek ödeme konusunda kameralar önünde verilen sözlerin tutulmadığını aile hekimlerinin bunca özverisine rağmen görmezden gelinmesinin aile hekimliğini bitirme çabası olarak gördüklerini söyledi. “Bize gelen bazı bilgiler, maliye bakanlığının ek ödeme konusunda hazırlıklar yaptığı ancak sağlık bakanlığında bazı çevrelerin buna engel olduğu yönündedir. Halk sağlığı genel müdürlüğünün son yayınladığı yazı, aile hekimlerinden bir haber olduklarını sahadan bilgi veri almadan çalıştıklarını ortaya koyuyor. Her kurum pandemi döneminde üstün özveri ile çalışan personelini ödüllendirmek için çalışma yapıyor ancak Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, illere gönderdiği bir yazı ile aile hekimlerine ek ödeme yapılamaz diyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün bu yazısı, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın kameralar önündeki sözlerini yalanlar niteliktedir. Biz Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün düşündüğü gibi Sağlık Bakanımızın bu konuda 80 milyon insanın önünde gerçek dışı bir ifade kullanacağını düşünmüyoruz. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün asli görevi aile hekimlerinin sorun ve sıkıntılarını çözmek ve onların özlük haklarını düzeltmek olduğunu tekrar tekrar hatırlatmak istiyoruz. Bu gibi yazılar Türkiye’deki aile hekimlerinin emeklerini haklarını baltalamaktır. AHEF olarak bunu asla kabul etmiyoruz bu konuların sonuna kadar takipçisi olacağız.”



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°