Aile Sağlığı Merkezine Saldırıya Kınama
Manşet Haber 3.10.2015 18:15:10 0

Aile Sağlığı Merkezine Saldırıya Kınama

Aile Sağlığı Merkezine Saldırıya Kınama

tabip_odasiAdana Tabip Odası Yönetimi molotof kokteyli saldırıya uğrayan Yenibey Aile Sağlığı Merkezi’nin de görevli hekim ve sağlık çalışanlarını ziyaret ederek geçmiş oldun dileklerini iletti.

Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hakan Şen ve beraberindeki ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ahmet Suntur ile ATO Aile Hekimliği Komisyon Başkanı Dr. Yaşar Ulutaş saldırıya uğrayan Yenibey Aile Sağlığı Merkezinde incelemelerde bulunarak can kaybı yaşanmamış olmasının teselli olduğunu ifade ettiler.

BU YAPILIR MI?

Çocuklara, bebeklere, gebelere, gençlere, yaşlılara büyük bir özveriyle hizmet veren sağlık kuruluşlarına yapılan saldırıları nefretle kınadıklarını söyleyen Adana Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hakan Şen, “İnsana hizmet eden kurumlara yapılan saldırıları anlamıyoruz. Sağlık kurumları insanı yaşatmak, yaralara merhem olmak için varlardır. Mahalleli Sağlık Merkezlerine, okullara, eczanesine sahip çıkmalıdır” dedi.

DURUMUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

tabip_odasiSaldırı hakkında bilgi veren Dr. Şen, “Aile Sağlığı Merkezine saldırı olacağı bilgisini alan personel sağlık ocağını boşaltıp, binanın girişlerindeki kepenkleri kapatarak olası bir faciayı önlemişler. Neyse ki gerçekleşen saldırıda kötü sonuç yaşanmadı. Arkadaşlarımız emniyet nezdinde gerekli girişimlerde bulunmuştur. Bu tarz olumsuz olayların yaşanmaması dileklerimle Aile Sağlığı Merkezinde çalışan arkadaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Tabip odası olarak durumun takipçisi olacağız” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°