Ak Parti eski Aday Adayı MHP’de
Manşet Haber 13.06.2013 19:23:42 0

Ak Parti eski Aday Adayı MHP’de

Ak Parti eski Aday Adayı MHP’de

2009 seçimlerinde Ak Partri’den Çukurova Belediye Başkan Adayı olan medya dünyasından Ak Deniz TV’nin sahibi Yüksel Evsen, Milliyetçi Hareket Partisi saflarına katıldı. Evsen’e üç hilal rozetini MHP  İl Başkanı Mustafa İzgioğlu törenle taktı.

evsen_mh_rozetiMHP Adana İl Başkanlığı’nda gerçekleştirilen katılım törenine Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir’in de bulunduğu basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. Törende, MHP ilçe başkanları Yusuf Kanlı, İbrahim Kara, Hüseyin Tumlukolcu ve Mehmet Özcan ile Bekir Yavuz da hazır bulundu. İl Başkanı Mustafa İzgioğlu, Türkiye’nin çok sıkıntılı bir süreçten geçtiğini, MHP’nin bu süreçte en yapıcı siyaseti üreterek farklı ve dik duruşuyla takdir gördüğünü anlattı.

MHP’YE KATILIMLAR SÜRÜYOR

evsen_mhprozetİzgioğlu, bir yıl önce göreve geldiğinde ‘bu vatan benim, bu bayrak benim’ diyen herkesi MHP’ye davet ettiğini, Karataş ilçesinde bin kişinin teveccühü ile başlayan katılımların Bahçe, Yüreğir ve Sarıçam’da devam ettiğini hatırlattı ve “Bugün de Evsen Medya Gurup Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Evsen’in katılımını sağlayacağız.  Sayın Yüksel Evsen Milliyetçi Hareket Partisine uzak değil, yuvasına döndüğünden dolayı kendisine çok teşekkür ederim” diye konuştu.

DEĞER GÖRDÜĞÜM YERDEYİM

Gazeteci Yüksel Evsen ise, “Ben sosyal medyada ifade ediyorum; insan değer gördüğü yerde olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi bana yıldız muamelesi yapıyor. Hal böyle olunca ülkücünün aslına rücu etmesi kaçınılmaz oldu” ifadesini kullandı.

Sarıçam Belediye Başkan aday adaylarından biri olduğuna işaret eden Evsen “Bu aday adaylığı sürecinde bir geçiş süreci değildir. Yüksel Evsen olarak 22 yıldır gazeteciydim, birçok önemli kurumun genel müdürlüğünü yaptım. Bugüne kadar hiçbir partinin mensubu olmadım. Daha önce aday adaylığı sürecim oldu ama hiçbir şekilde o partinin mensubu olmadım, rozetini takmadım.” şeklinde konuştu.

MHP NE GÖREV VERİRSE…

Evsen 'Geçen salı MHP Gurup toplantısına gittim ve değerli Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin elini öptüm, partiye katılmak için müsaadesini istedim. Orda da söyledim; hiçbir beklentim, hiçbir talebim yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi bize ne görev verirse o görevi yapmak, yerine getirmek, görev verilmez ise gazeteci ve MHP’li Yüksel Evsen olarak hayatına devam etmek isteyen bir kardeşinizim. İdeolojisi olan bir ailenin ferdiydim ama gazeteciler siyasi kimliklerini belli etmezler. Bu güne kadar sığındığım yer gazetecilik çatısı altıydı. İlk kez aidiyet hissiyle bu bayrağın, 3 hilalin ağırlığını bilerek gerekli parti disipline uyacağımı taahhüt ediyor, bunun terbiyesinden çıkmayacağımın sözünü veriyorum” dedi. Konuşmaların ardından MHP Adana İl Başkanı İzgioğlu, Evsen’e üç hilal rozeti takarak tebrik etti, “Yuvana hoş geldin” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°