Ak Parti Türk’ü ihraç etti
Manşet Haber 28.02.2013 12:43:20 0

Ak Parti Türk’ü ihraç etti

Ak Parti Türk’ü ihraç etti

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 1/5 binlik imar planlarında, dini tesis alanının ticari alana dönüştürülmesi yönünde oy kullanan AK Partili Meclis Üyesi Murat Türk ihraç edildi. İmamoğlu İl Genel Meclis üyesi İsmail Gül de ihraç edilirken, Hayri Haköver’e de uyarı verildi.

GRUP KARARINA UYMADILAR

Çukurova Press, Ankara’daki partiye yakınlığıyla bilinen bazı isimlere ulaştı. Alınan bilgiye göre Hüseyin Turgut Bahar, Recai Mercimek, Önder Serin, Nazmi Yılmaz ve Ali Karabatak’tan oluşan AK Parti Adana İl Disiplin Kurulu gurup kararına uymadıkları gerekçesiyle Belediye Meclis üyesi Murat Türk ile İmamoğlu İl Genel Meclisi üyesi İsmail Gül hakkında ihraç kararı verdi.

TOP GENEL MERKEZDE

ak_partilogoparti_logoGeçen Aralık ayında, kent gündeminde tartışılan imar değişiklikleriyle ilgili ihraç istemiyle Disiplin Kurulu'na sevk edilen diğer Meclis Üyesi Hayri Haköver'in ise tedbir kararının kaldırıldığı ve uyarıldığı öğrenildi. Adana İl Disiplin Kurulu kararını 2 ihraçla verdi fakat nihai kararı genel merkez verecek. Genel merkez henüz Adana İl Disiplin Kurulu’nun kararıyla ilgili işlem yapmadı.(Çukurova Pres)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°