Akıl Tutulması..

Akıl Tutulması..

Ülke gündemi aylardır akıl sağlığını zorlayan ve fenalıklar içeren konularla yüklü durumda. En önemlisi de her yeni terör olayı toplumun öfke ve nefret selini güçlendirmeye devam ediyor. Her an her yerde patlayan bomba, terör ve ölüm haberlerinin toplum psikolojisi üzerinde yarattığı tahribatın büyüklüğünü ölçmek mümkün değil artık. Yaşanan son gelişmeler ise; toplumda her ne kadar ‘olağan’ algısı olsa da “artık bu kadar da olmaz” dedirten türden.
Her can kaybı sonrası sadece üzüntü duymakla kalmıyor, hepimiz kahroluyoruz. Ancak bazılarımız tepkimizi dile getirirken yeni acılar için özel çaba sarf ettiğinin sanki farkında değil. Özellikle sanal ortamda deyim yerindeyse “klavye kahramanları” türemiş durumda. Hatta öyle ki; askere gitmemek için her türlü yola başvurmuş, şiddetten, acıdan bihaber ‘Magazin Milliyetçileri’nin burada daha çok sesi çıkıyor.
Acıların insanları birbirine yakınlaştırdığı söylenir. Artık samimiyetten uzak, faşizan söylemlere değil; barış için çaba sarf edenlere kulak verilmelidir. Barış için uzun soluklu mücadele gerektirir. Düşmanlık yaratmak ise hele ki; ülkemiz ikliminde çok kolaydır. Lafa gelince coşan, sürekli milli duyguları sömürdüğü halde onlarca şehide rağmen konserlerini iptal etmeyen ve aynı gece eğlence mekânlarında poz veren bazı sanatçıların yaptığı ucuz kahramanlıktan öte değildir.
Sürekli kirli bilgilerin topluma pompalanması, ayrıştırıcı politikalar, silahlı yöntemler sonucu sürecin nereye sürüklendiğini hepimiz görüyoruz. Ülkemizde yaşananlar adeta akıl tutulmasını andırıyor. Toplumsal dinamikler suskun bir şekilde gelişmeleri izliyor. Her olay yeni bir ayrıştırıcı, taraf yapıcı olarak kullanılıyor. Son olarak Suriye konusunda dahi “Suriye’de yaşananlar Kerbala’yı andırıyor” örneği verilmesi mezhep ayrılığı üzerinden yapılan politika algısını güçlendirmiş oluyor. Diğer yandan Suriye sadece ülkemizin iç meselesi haline getirilmiş değil; orada yaşanan savaş da sınırlarımız içine taşımıştır.
Bugün yaşadığımız kaosun en önemli nedeni; Hükümet politikalarının artık ülke ihtiyaçlarından uzaklaşmış olmasıdır. İktidar, elindeki güçler sayesinde oy kaybı endişesi yaşadığı anda adeta sis bulutu oluşturarak gündemi hızla değiştirebilmektedir. Görsel sunumlar ve makyajlı görüntü sayesinde yeni politikalarla popülaritesi devam etmektedir.
Devletin ve hükümetin tüm yetkilileri sanki Sayın R.T. Erdoğan egolarına hizmet eder hale gelmiştir. Mevcut yönetim şekli ile toplum üzerinde iktidar baskısı oluşturulmuştur. YÖK, YARGI, ASKER, BASIN ve akla gelen tüm toplumsal dinamikler bir şekilde taraf edilmiştir. Devlet kademelerinde hiç olmadığı kadar parti hükümdarlığı yaşanmaktadır. Bazı kamu yöneticileri ise yandaşlık yapmanın ötesinde parti temsilciliğine soyunmuştur. Görünen o ki; Başbakanın partisindeki itaat kültürü tüm devlet kadrolarına da sirayet etmiş durumdadır.
Devlet kadrolarındaki bu değişimin, Hükümetin yıllardır planlı ve programlı bir şekilde yürüttüğü politikaların sonucu olduğu unutulmamalıdır. Açılan binlerce sayfalık davalar, soruşturmalar, yıllarca süren tutuklamalar ve her sesini yükselen kesimlere verilen yıldırıcı reaksiyonlar işte bu nedenle bürokrasi, askeri ve sivil yapılar bu hale gelmiştir. Bugün tutuklu bulunan yüksek rütbeli askerlerin sayısı ordu açısından ciddi bir zaaf niteliğindedir. 30 Ağustos atamalarında emekli edilen yüksek rütbeli askerlerin sayısı nedense basında yeterince yer almamıştır. Gerçi sesi çıkan gazeteciler ya içeri atılmakta ya da işlerine son verilmekte.
25 genç fidanın ahmakça nedenlerle canından olmasının ardından valilik tarafından basına servis edilen fotoğraf aslında sözün bittiği yer. Adeta acı gerçeğin bir belgesi. Devletin Genelkurmay Başkanı kendilerine emanet edilen gencecik vatan evlatlarını olmayacak hatalar neticesinde kaybetmiş olmalarına rağmen; sanki olağan durum gibi, bir siyasetçi edasıyla Valilik makamına ziyarette bulunuyor. Sayın Vali’de altta kalmayarak bilinen alışılagelmiş siyasetçi nezaketi çerçevesinde hediyelerini takdim ediyor. Tabi, birçoğu belki de eline değil silah, sopa bile almamış üniversite mezunu genç bedenlerin kaybedilmesi ardından, bu çok acı olay sonrası Hükümetin Bakanı “Hindistan, Pakistan misali olur böyle şeyler.” şeklindeki açıklama yaparsa devamı da bu olur.
Bu ve buna benzer olaylarda istifa etme ya da sorumluların ceza aldığı görülmemiştir. Olağanlaştırma işte bu noktada başlamaktadır. Ümitlerin yok edilmesi ise bu tür olaylarda siyasetçinin aldığı tavırlardan kaynaklıdır. Ordu’da şayet bugün eski kuvvet komutanları görevde olsalardı hükümet şimdiki gibi tepki vermeyecekti. Kendine demokrasi gibi kendine ordu, kendine yargı, kendine polis.
Aslında Hükümetin son olaylar ardından bazı bakanlarının yapmış olduğu tuhaf açıklamaları, tahammülsüz tutumları ve her fırsatta gösterdikleri abartı reaksiyonları inişe geçen iktidarın davranış biçimine de benzetilebilir. Bu dönemler de kendilerini sorgulamayı bir yana bırakarak çevresi dışında kalan herkesi düşman olarak görmeye başlarlar. Bir gün basın, bir gün CHP, bir gün sivil birlikler yani her seferinde muhalefet eden suçlanır ve sopa göstermekte de eksik kalınmaz. Son günlerden hatırlayalım; artan şehit haberlerine karşın yayın yasağı getirilmeye çalışıldı ve haber yapanlar suçlandı. Eğitim sisteminde 4+4+4’e itiraz edenlerin vatan hainliği ile benzeştirilmesi gibi nice örnekler.
Sonuçta ülkemizde yaşanan tüm bu ‘fena’lıkların ardından yurttaşlar umutlarını, beklentilerini yitirmek üzereler. Belki de yöneticilerin yaşadığı akıl tutulmasına karşın toplumun sessiz kalması tepkilerin en büyüğüdür. Bu bilinmez ama artık ülkede yeni bir siyasal düzleme ihtiyaç olduğu çok açıktır. Elbette yaşadığımız sorunların çözümünde tek güç siyasettir. Silah ise sadece şiddetin emrinde olabilir. Siyasetin şiddeti savunması asla mümkün değildir. Çünkü bir anlamda kendini inkâr etmesi demektir.
Son aylarda siyaset alanındaki belki de tek olumlu gelişme; muhalefet partisinin büyük bir azimle halka inme çabasıdır. Muhalefet milletvekilleri ve parti örgütleri nerede bir olumsuz gelişme var ise iletişime geçmektedirler. Bugün iktidara muhalefet edebilen sadece CHP kalmıştır. Bu nedenle CHP’deki yeni söylemler sadece parti açısından değil gelecek adına halkta bir umuda dönüşebilmesi için çok önemlidir.
Burhanettin BULUT
eczburhan@gmail.com

adanaulus

10.09.2012 13:40:36

YAZARLAR


KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?

İKLİM DOSTU KENTLER İÇİN YEREL YÖNETİM ADAYLARINA ÇAĞRI

OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI

DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: HALİL NACAR’IN YANINDAYIZ

TUİK: KRONIK HASTALIĞI OLAN 65+ YAŞTAKI KIŞILERIN ORANI %78, 7

İMO: ŞANTİYELERDE, MÜHENDİSLERE YÖNELİK ŞİDDET SON BULSUN!

ÇAY, AVRUPA VE AMERİKA PAZARINA ODAKLANACAK

KOCAİSPİR’DEN DEMİRÇALI’TA “TEMİZLİK” YANITI

ADANA’DA 96 OTOMOBİL MOTORU

GÖÇMEN, “HALKÇI BELEDİYECİLİK TAAHHÜTNAMESİNİ” İMZALADI

MURAT SANCAK’TAN İLGİNÇ PAYLAŞIM!

HAKAN FİDAN AK PARTİ ADAYLARINA DESTEK İÇİN ADANA’DA

TGC SİİRT TEMSİLCİSİ CUMHUR KILIÇÇIOĞLU VEFAT ETTİ.