AKP döneminde pamuk ekimi yarı yaııya düştü
Manşet Haber 10.11.2012 12:48:37 0

AKP döneminde pamuk ekimi yarı yaııya düştü

AKP döneminde pamuk ekimi yarı yaııya düştü

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)  Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamuk üretim alanlarının 2002-2012 döneminde 7,2 milyon dekardan 4 milyon dekara gerilemesinin önemli bir sorun olduğunu bildirerek, “üretim alanı 2012 yılında, geçen yıla göre yüzde 35 azaldı” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, sağladığı katma değer, yaptığı ihracat, istihdam ettiği nüfusla ülkenin lokomotif sektörlerinden tekstil ve konfeksiyon sanayinin hammaddesi olan pamuğun, tekstilden barut ve film malzemesi yapımına kadar yaklaşık 50 çeşit sanayi ürününde kullanıldığını, bu nedenle stratejik bir ürün olduğunu belirtti.

Pamuğun bitkisel yağ üretiminde, son yıllarda artan miktarda biyodizel üretiminde de hammadde olarak kullanılmaya başlanıldığını, küspesinin ise, proteini yüksek bir hayvan yemi olarak hayvancılığın önemli bir girdisi olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:

“Öte yandan sentetik elyaf üretimindeki artışlar pamuktan daha fazla olmasına rağmen, pamuk lifinin doğal oluşu, teri absorbe edişi, suda kaynatıldığında diğer liflere göre sağlam kalması, statik elektriği daha az iletmesi, hava geçirgenliği ve hijyenik özellik taşıma avantajları nedeniyle, herkesin, özellikle doğal ürünler kullanmak isteyen insanların tercih ettiği bir üründür.

Ekonomimiz için bu denli önemli olan pamukta ülkemiz, dünya pamuk üretimi ve ticaretinde de önemli bir konumdadır. Dünyada sınırlı sayıda ülkenin ekolojisi pamuk tarımına elverişlidir. Türkiye, dünyada pamuk üretimini gerçekleştiren az sayıdaki ülkeler arasında yer almaktadır.”

 

“Sektör önemli sıkıntılarla karşı karşıyadır”-

 

Özellikle tekstil sektörünün dinamik yapısı, Türkiye’nin pamuk üretimine uygun ekolojik şartları nedeniyle yetiştiricilik kriterleri açısından uygunluğunun, pamuk üretiminde ve ticaretinde uluslararası düzeyde rekabet edecek konuma gelinmesini sağladığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

“Ancak bahsedilen olumlu göstergelere rağmen sektör önemli sıkıntılarla karşı karşıyadır. Üretici pamuk üretimden vazgeçmektedir. Bunun sonucu pamuk üretim alanları 2002-2012 döneminde 7,2 milyon dekardan 4 milyon dekara geriledi. Bu önemli bir sorun. Üretim alanı 2012 yılında, geçen yıla göre yüzde 35 azaldı ve 5,4 milyon dekardan 4 milyon dekara indi.

Çiftçinin pamuk üretiminden vazgeçmesi nedeniyle pamukta, Ocak-Eylül dönemi ihracatı, 1 milyar 278 milyon 171 bin dolarken, ithalat 1 milyar 774 milyon 800 bin dolara çıktı. Pamukta 9 aylık dış ticaret açığı 496 milyon 629 bin dolarla 500 milyon dolara dayandı. Üretim alanları gerilemeye devam ederse pamuk üretiminin düşmesi kaçınılmaz olacak, bu da pamuk ithalatımızın daha da artmasıyla sonuçlanacak.”

 

“Pamuk tarımının en önemli sorunu arazi parçalılığı”-

 

Türkiye’de  pamuk tarımının en önemli sorunlarından birinin, aslında tarımın da ortak sorunu olan tarım arazilerimizin çok parçalı, düzensiz ve dağınıklığı olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu sorunun giderilmesi amacıyla; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın ‘Miras Hukukundan Kaynaklanan Arazilerin Bölünmesinin Önlenmesi’ konusundaki yasa tasarısı ile her yıl 1 milyon hektar tarım arazisinin toplulaştırılması projesine yönelik  çalışmalarının sonuçlanması pamuk üretimimizde de iyileşme sağlayacak.

Türk pamuğunun üretiminde diğer bir sorun da pamuk maliyetleridir. Ülkemizin pamuk verimi dünya ortalamasının üzerinde olmasına rağmen, girdi fiyatları, tarıma yönelik mal ve hizmetlere uygulanan vergi oranları üretici için önemli maliyet unsurlarıdır. Şöyle ki 2011 yılı için odalarımızdan alınan verilere göre ortalama maliyet kilogram başına 1,65 lira olmuştur. Buna karşılık destek primi kilogram başına 37 kuruş olarak belirlenirken, 2011 yılı ortalama kütlü satış fiyatı ise kilogram başına 1,2 lira olarak gerçekleşti. Göstergelere göre 2011’de üreticimiz zarar etti. Bunun sonucu 2012-2013 sezonunda pamuk ekim alanlarının büyük bir kısmı Çukurova ve Ege‘de mısır ve buğdaya kaydı. Bu durumun devam etmesi, ekim alanlarının gittikçe azalmasına, piyasaya olan ürün arzında dalgalanmalara neden oluyor.”

 

 

Türkiye pamuk ekim alanı, kütlü pamuk üretim miktarı ve verimi:

 





















































































































YıllarEkim

Alanı

(ha)
Üretim

(Ton)
Verim

(kg/ha)
KütlüLifÇiğitKütlüLifÇiğit
2002

721.077



2.541.832



988.120



1.457.122



3.530



1370



2020


2003

637.329



2.345.734



919.531



1.337.065



3.680



1440



2100


2004

640.045



2.455.071



935.928



1.425.850



3.840



1460



2230


2005

546.880



2.240.000



863.700



1.291.180



4.100



1580



2360


2006

590.700



2.550.000



976.540



1.476.556



4.320



1666



2500


2007

530.253



2.275.000



867.716



1.320.831



4.290



1640



2490


2008

495.000



1.820.000



673.400



1.077.440



3.680



1360



2180


2009

420.000



1.725.000



638.250



1.021.200



4.110



1520



2430


2010

480 650



2 150 000



795 500



 1.272.800



4.473



1655



2648


2011

542 000



2. 580.000



954.000



1.527.360



4.760



1760



2820



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°