Manşet Haber 19.06.2015 09:55:57 0

'AKP’ye Mahkum Değiliz'

'AKP’ye Mahkum Değiliz'

Gazetelerde yayınlanan ilanı dikkat çekici.  Siyah zeminde“AKP’ye Mahkum Değiliz” ve “Kamuoyuna Duyuru” başlıklı yazı şöyle:

Türkiye’nin 13 yıllık AKP iktidarından sonra artık bir alternatife ihtiyaci var.

Seçimden hemen sonra AKP mensupları “madem öyle, ohalde muhalefet kursun bakalım hükümeti” diyerek meydan okudu. Bu medydan okumaya tek cevap Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin kuracağı ve Halkın Demokrasi Partisi’nin dışarıdan destekleyeceği bir koalisyon hükümeti olacaktır.

Bu hükümet Türkiye’de halkın, ekonominin, toplumun duyduğu değişim ve açılımı gerçekleştiren bir hükümet olacaktır.

Türkiye AKP’ye mahkum değil- Türkiye değişimin sinyalini verdi

Hürriyet Gazetesi’nde yer alan ve 8 maddeden oluşan bildirinin sonunda ise şu ifadeler dikkat çekici:

gazeteler_ilan“ Böyle bir koalisyon hükümetinin başarılı olabilmesi için üç partinin seçimiyle, partizan olmayan temsilcilerin yer alacağı, koalisyon grubunun asgari müşterek politikalarını tespit edecek “Koalisyon Eşgüdüm Strateji Kurulu” oluşturulmalı ve ülkemizin geleceği için ortak akıl çalışmaları ile bu koalisyon hükümeti kurulmalıdır.

Hukukun üstünlüğü, refahın adil paylaşımı, çok sesli ve uzlaşmacı demokratik kültürün yerleşebilmesi için bu geniş tabanlı hükümetin kurulması adına tarafları sorumluluğa davet ediyoruz.

Akpyemahkumdegiliz.org

Turkiyesahipsizdegil.org

Altmiskirktanbuyuktur.org

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°