Aksünger Belgeleriyle Açıkladı
Manşet Haber 14.04.2016 13:23:33 0

Aksünger Belgeleriyle Açıkladı

Aksünger Belgeleriyle Açıkladı

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, kişisel verilerin sızdırılmasıyla ilgili tartışmalar üzerine bir basın toplantısı yaparak konuya ilişkin belge ve bilgileri kamuoyu ile paylaştı.
Aksünger’in açıklamaları şöyle:
“Neredeyse 10 yıllık geçmişi olan, hükümetin bir türlü ciddi bir çözüm üretemediği bir sorun yeniden gündemimizde. Bu konuda sorumluluğu olanlar, süreç boyunca gerekeni yapamadıkları için, yıllar sonra partimizi hedef göstererek gündemi saptırmaya çalışıyor. İşin ciddiyetten yoksun bu yanının üzerinde fazla durmak istemiyorum, zira söyledikleri ciddi bir şey yok. Bugün bir kez daha konuyu anlatmak durumunda kaldığımız için üzgünüz.
Bizim aslında, Türkiye’nin bilgi teknolojileri vizyonu, parti içi süreçlerimizin, örgüt projelerimizin yürütülmesi gibi çok daha farklı bir gündemimiz var. Üst düzey danışma kurulları, sektör temsilcileriyle çalışma grupları toplayarak çok çeşitli alanlarda inceleme, araştırma yapıyoruz, Türkiye için projeler geliştiriyor, iktidar olduğumuzda yapacağımız icraat üzerine çalışıyoruz. Ancak bazen bazı konularda tekrar tekrar konuşmak gerekiyor.erdal_aksunger
KİMLİK BİLGİLERİ
2004-2009 yılları arasında, bu kişisel verilerin hepsi alenen ortaya saçılmıştı ve parayla satılıyordu. Avukatlar, emlakçılar ve diğer meslek gruplarına bu verileri 300 ile 2000 TL arasında fiyatlarla pazarlayanlar vardı.
27 Temmuz 2010’da, bu işi yapanlara operasyon düzenlendi, 15 kişi bilgisayarlar ve kayıtlarla birlikte ele geçirildi. Bu kişilerden 12’si daha sonra hüküm giydi. Ancak bu verileri nasıl, kimden elde ettikleri, bunun tekrar etmemesi için hangi önlemlerin alındığı hiçbir zaman açıklanmadı.
Kimlik verileri 2009’dan beri her seçimde ve seçim dönemleri dışında da belli aralıklarla siyasi partilere aktarılıyor. 2014 – 2015 yıllarında yapılan dört seçimde 30 siyasi partiyle defalarca paylaşıldı. Ancak şu anda yıllardır varlığı bilinen eski kayıtlar internette dolaşıyor.
Ayrıca MERNİS ve Kimlik Paylaşım Sistemi üzerinden UYAP, MEB, Sağlık Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve diğer bakanlıklar; başta SGK ve diğer kamu kurumları ile protokol imzalayan tüzel kişilere bu veriler yıllardır veriliyor; her seçimde muhtarlık askı listelerinde yer alıyor.
İnternette en az 3 farklı veritabanı bulunuyor, bunları paylaşan sitelerin bir kısmı halen aktif durumda. Veritabanlarından birisi Mernis, birisi de Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtları diye paylaşıldı.
Rakamsal değerler üzerinden anlatmamız gerekirse;
Basına sızan kişi bilgileri kayıt sayısı :49.611.709
Mükerrer kayıtlar temizlendikten sonra :48.090.463
17 Aralık 2008 yılında, YSK Başkanı’nın yaptığı açıklamada, askı listelerinin 48.265.144 kişi olduğunu belirtmiş. Yani kesinleşecek listeden daha fazla bir rakam.(Kesinleşmiş 2009 yılı seçmen sayısı:48.006.650)
Bizim yaptığımız incelemelerde de, 2008 Aralık ayında adres değişikliği yapan bir kişinin, internette dolaşan listelerde eski adresi gözüküyor. Aynı kişi, 2009 Şubat listelerinde ise yeni adresinde gözüküyor.erdal_aksunger1
Tüm araştırmalarımıza rağmen, basına sızan seçmen listeleriyle, partimiz arşivinde bulunan seçmen listelerindeki verilerle örtüşen bir kayıta rastlanmamıştır. Bu da, internette dolaşan seçmen listelerinin, farklı kaynaklardan birleştirilerek oluşturulan bir belge olduğunu göstermektedir.
Başbakan ve yandaş medya, hedef saptırmak için bizi işaret ediyorlar. Fakat, farklı kaynaklardan derlendiği açıkça görülen üç farklı veritabanından hangisi için CHP’yi suçladıklarını, İzmir’i hangi kanıtlara göre işaret ettiklerini söyleyemiyorlar. Çünkü bu durumda diğer veritabanları için de farklı senaryolar üretmeleri gerekecek.
Son zamanlarda sıkça ihbar aldığımız bir konu da, kimlik bilgilerinin AKP’liler tarafından farklı amaçlarla kullanılması. AKP’li avukatlar veya AKP’lilerin yakını olan avukatlar, UYAP’a dosya parası ödememek için “akbis” adı verilen AKP internet sitesinde vatandaş sorguluyor, YSK’nın AKP’yle paylaştığı veriyi kötüye kullanıyor. Bu konuda elimizde çok ciddi kanıtlar, avukat isimleri var.
İşin en önemli tarafı, d evlette bu işlerin tam olarak yetkilendirilmiş bir sorumlusu yok. Veriyi koruyamıyorlar, suistimali önleyemiyorlar.
Örneğin, halen Ankara’da bir mafya babasının kimlik bilgileri ve telefon listeleri sattığı, parasını veren herkesin milyonlarca kişinin bilgilerini kolayca satın alabildiği, kulislerde konuşulan bir konu.
Eğer bir sızıntı olursa, verinin kaynağını bulmak için önceden hazırlık yapmanız lazım. Bunu daha önce de söyledik. Sadece siyasi partiler değil, devlet kurumları da dahil olmak üzere, veriyi nereyle paylaşıyorsanız, her bir kurum ve her bir paylaşıma özel olmak üzere, verinin için küçük işaretler koyarsınız. Bu belli sayıda, mesela 1000 tane sanal seçmen olabilir, verideki bazı bilgilerde özellikle yapılan küçük yanlışlıklar olabilir, bunun birçok yolu var. Ancak uygulanmıyor, tedbir alınmıyor.
Son olayda herkesin yabancı bir siteden, kendi verisine bakabilmesi üzerine vatandaşta büyük bir infial oluştu. Kaynağı ve sızıntıyı çözemeyen hükümet, bunu bir fırsata çevirmek amacıyla CHP’yi suçluyor, siyasi partilerle veri paylaşımına sınırlama getirmek istiyor.
CHP yıllardır geliştirdiği sistemleri, yetişmiş kadroları ve altyapısıyla Türkiye’de, seçimleri denetleyen en önemli kurumdur. 2015 yılında yapılan seçimlerde çok önemli bir caydırıcı güç olmuştur. Başta Başbakan ve Adalet Bakanı olmak üzere, CHP’yi suçlayarak algı yönetimi ve hedef saptırma operasyonu yapıyorlar. Ayrıca Adalet Bakanı’nın bağımsız bir yüksek yargı organı olan YSK’nın iş ve işlemleri konusunda konuşması suç teşkil ediyor.
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI KANUNU
Bu konuda partimiz iktidarı çok büyük bir ciddiyetle uyardı, Meclis’te mücadele ettik, önergeler verdik.
Ancak kötü niyetle ve AB mevzuatından kaçarak 2 yıl kazanmayı hedefleyen AKP, bu kanunu şu andaki şekliyle geçirdi.
Oluşturulan kurula ilk başta bakanlar kurulu ve cumhurbaşkanı atama yapıyordu, son durumda meclis çoğunluğu olan parti de buna eklendi. Yani , tüm Türkiye’nin kişisel verileri iktidarın %100 kontrolündeki bir kurula emanet edilmiş oluyor.
İçindeki, başta MİT olmak üzere bazı kurumlara tanınan istisnalar, AB’nin yeni doktrinine uymayan düzenlemelerle, yıllardır ciddi bir şekilde yapılması gereken kanunu, yangından mal kaçırır gibi geçirdiler.
MELİH GÖKÇEK – SMS
Melih Gökçek, çok uzun zamandır başlıksız, bilinmeyen numaralar üzerinden başta Ankara halkı olmak üzere vatandaşlarımızı taciz ediyor, katılacağı programları izlemeye davet ediyor.
Yalan yanlış iddialarla çırpınıyor, çırpındığı programlara dikkat çekmek için tepki alacağını bile bile, insanları rahatsız ediyor. Üstelik yaptığı işin arkasında duracak cesareti bile yok, bu SMS’leri farklı numaralardan, isimsiz olarak gönderiyor.
Elektronik ticaretin düzenlenmesi hakkında kanun ve ilgili yönetmelik, sadece ticari faaliyetleri kapsıyor. Gökçek, AKP iktidarının ticari olmayan iletilerle ilgili bıraktığı açıktan faydalanıyor.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Başbakanlık, Başbakanlık İletişim Merkezi gibi birimlere yapılan şikayetler de, bu iletilerin ticari olmadığı gerekçesiyle sonuçsuz kalıyor.
Buradaki açığı, ahlaki olmayan bir yöntemle kullanan Gökçek, bu alanda Türkiye siyasetinde eşi benzeri olmayan bir iletişim istismarı yapıyor. Buradan AKP Genel Başkanı Davutoğlu’na sormak lazım, Melih Gökçek’in bu tür faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Melih Gökçek çoğunlukla Ankara’da ikamet eden vatandaşları hedef alarak, nasıl SMS gönderiyor, bu verileri, telefon numaralarını nereden ediniyor? Çalıntı, sızıntı aradığımız seçmen verileri aslında Melih Gökçek’te mi? Yoksa ASKİ müşteri kayıtları Melih Gökçek’in siyasi yalanları için mi kullanılıyor? Bu konuların, bu SMS’ler için kullanılan veri kaynaklarının açıklanması gerekiyor.
Bir diğer konu ise, izinsiz gönderilen SMS’ler için maddi kaynağın nereden bulunduğudur. Yılda birkaç kez, milyonlarca vatandaşa gönderilen SMS’lerin yüklü bir faturasının olacağı açıktır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi, 31 Temmuz 2014 tarihinde telefon ve SMS hizmeti için ihale açmış, ihaleyi 270 bin lira teklif veren Turkcell almıştı. 22 Ağustos 2016’ya kadar geçerli sözleşme kapsamındaki hizmetlerin Melih Gökçek’in belediye hizmetleriyle hiçbir ilgisi olmayan televizyon programlarının, hukuk dışı duyuruları için kullanıldığı şüphesi bulunmaktadır.
MELİH GÖKÇEK – EGO – TURKTRUST
2013 yılında, Google, Microsoft ve Mozilla, Türkiye’de sertifika servisi veren TurkTrust’ın kök sertifikasını iptal etti.
TurkTrust, Kıbrıs Merkez Bankası ve EGO’ya ara sertifika vererek büyük bir güvenlik tehditine sebep oldu.
Bu büyük açık nedeniyle EGO, TurkTrust sertifikalarıyla şifrelenen tüm içerik ve trafiği okuması mümkün hale geliyordu.
Türkiye’nin itibarı zedelendiği gibi, yıllar sürecek yeni bir güvensizlik ortamı ortaya çıktı. Bu konuyu daha önce Meclis gündemine taşıdım, ancak Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün cevaplamadı.
Şimdi Melih Gökçek bu sertifikayı kullanarak şifresi çözülmüş verileri mi kullanıyor sorusu akla geliyor.
ELEKTRONİK TİCARETİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN
Bildiğiniz gibi milyonlarca vatantaşımız kendilerine izinsiz olarak gönderilen SMS ve epostalar ile izinsiz yapılan aramalardan şikayet etmektedir.
Bu konuyu ticari açıdan düzenleyen, 23 Ekim 2014 tarihinde kabul edilen ve 1 Mayıs 2015 tarihinde yürürlüğe giren Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasıyla ilgili yönetmelik, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 15 Temmuz 2015 günü, büyük bir gecikmeyle yayımlanmıştır.
Kanun ve yönetmelik sadece ticari iletiler hakkında düzenleme yapmakta, kazanç elde etmek amacıyla gönderilen iletiler dışında kalan tüm mesaj ve aramalar, bu mevzuatın dışında tutulmaktadır. Bu nedenle Melih Gökçek’in yaptığı türden işler, yapılan tüm şikayetlere rağmen devam etmektedir.
İşin ticari tarafında ise, hükümet kanunla tanımlanan kısıtlamaları uygulayamıyor, şikayetleri sonuçlandıramıyor.
Kanun ve yönetmelik çıktıktan sonra özellikle SMS konusunda şikayetlerin arttığı, şirketlerin pervasız bir şekilde kısıtlama ve kuralları gözardı ettiği tüm vatandaşlarımız tarafından gözlenebiliyor. Pazarlama amaçlı mesajların yanı sıra, telefon dolandırıcıları, kredi kartı aidatlarınızı iade almanıza yardımcı olalım diyen sahte danışmanlar, kredi kartı borçlarını kapatmayı vaat eden tefeciler, elektronik iletişim olanaklarını hiçbir kural tanımadan kullanıyor.
Ayrıca telekom şirketleri, müşteri kayıtlarını kontrolsüz bir şekilde diğer şirketlerle paylaşıyor, komisyon ile internet, televizyon paketleri satılmaya çalışılıyor. Binlerce vatandaşımız bu arama ve mesajlardan bunalıp şikayetçi olurken, hükümet bu konuda hiçbir önlem alamıyor. Servis sağlayıcılar da denetimsiz ortamı fırsat bilerek bundan ticari kazanç elde etmeye devam ediyor.
Aynı şey eposta tarafında da hızla devam ediyor. Bir siteye üye kaydı yapan kullanıcı, birkaç gün içinde hiç bilmediği başka internet sitelerinden pazarlama mesajları almaya başlıyor.
Yaptığımız başvurular sonucunda aldığımız rakamlara göre, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na 200.000’e yakın şikayet gelmesine rağmen, bunun 150.000 kadarı işleme bile alınamamıştır. İşleme alınanlardan ne kadarının sonuçlandığı, izinsiz ticari ileti gönderen şirketlere hangi cezaların uygulandığı açıklanamamaktadır.
İktidar, kendi hazırladığı kanun ve yönetmeliği uygulayacak altyapıyı hazırlayamamış, şikayetlerle ilgili işlemleri yapamayacak bir acziyet içindedir. Her gün artan bu tür mesajlara karşı vatandaşını koruyamayan hükümet, rakamları paylaşamadığı gibi, bu durumun düzeltilmesi yolunda da herhangi bir adım atamamaktadır. Gündem değiştirme çabaları çok açık belli olmakta, CHP’yi karalamaya çalışırken, esas kendileri her geçen gün daha fazla çamura batmaktadırlar.”

YAZARLAR

35.8° / 20.3°