ALADAĞ KIZ YURDU YANGINI TAHLİYESİNE İTİRAZ VAR
GÜNCEL 7.06.2017 01:24:56 0

ALADAĞ KIZ YURDU YANGINI TAHLİYESİNE İTİRAZ VAR

ALADAĞ KIZ YURDU YANGINI TAHLİYESİNE İTİRAZ VAR

Adana Barosu Aladağ Kız öğrenci yurdu dosyasında tutuklu sanıklardan Ramazan Dede’nin dün tahliye edilmesine itiraz ederek yeniden tutuklanmasını istedi.
Kozan Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/102 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamanın ilk duruşma 30 Mayıs 2017 Çarşamba günü yapıldı, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Sanıklar vekillerinin ilk duruşmanın celse arasında yazılı dilekçe ile talep ettikleri ‘tahliye’ istemi üzerine mahkemece 05.06.2017 tarihli ara kararı ile sanıklardan Ramazan Dede’nin dernekteki görevi, olaydaki kusur durumu, sabit ikametgah sahibi olması, dosya kapsamında alınan kusur tespitine yönelik bilirkişi raporları ve sanığın 70 yaşında oluşu göz önüne alınarak tahliyesine karar verildi. Diğer sanıkların tahliye isteminin reddine karar verildi.
YENİDEN TUTUKLANMASI İSTENDİ
Adana Barosu’ndan yapılan açıklamada, mahkemece verilen tahliye kararı üzerine Ramazan Dede’nin yeniden tutuklanması için bugün (06.06.2017) Kozan Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe ile talepte bulunulduğu açıklandı. Açıklamada, “Duruşmadan 6 gün sonra, dosya kapsamında hiçbir değişiklik bulunmamasına rağmen, deliller toplanmamışken, ilk duruşmada 25 ara kararı bulunmakta ve delillerin toplanması aşamasında iken, önceden var olan unsurlar gerekçe gösterilerek mahkemenin kararını değiştirerek sanık Ramazan Dede hakkında tahliye kararı vermesi evlatlarını yangın faciasında kaybeden ailelerin ve yaralı çocuklarımızın, kamuoyunu vicdanının bir kez daha yaralanmasına sebebiyet vermiştir.” İfadelerine yer verildi.
“HUKUK BİR GÜN HERKESE LAZIM OLACAK”
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şu değerlendirmede bulundu:
“Adana Barosu olarak davaya müdahil olmuşken, sanıkların tutukluğunun devamına karar verilmişken, ilk duruşmada verilen 25 ara kararı ile olay hakkındaki delillerin toplanması aşamasında iken ve bu elim olayda sorumluluk sahibi olanların en ağır şekilde ceza alacakları yönündeki umudumuz artmışken mahkemenin bu tahliye kararı yüreklerdeki yangını alevlendirmiştir.
Duruşmada olayın hukuksal nitelemesiyle ilgili iddianame içeriğine yönelik itirazlarımız, suç nitelemesinin basit bir şekilde taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten değil, aksine yurt binasının yapımından, kullanım izninden ve yurt olarak kullanımına tüm eksiklikleri ile göz yumarak, faciaya davetiye çıkartırcasına davranan tüm kamu görevlileri de dahil olmak üzere olası kastla birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına, bu kişilerin çocuk olması dolayısıyla ağırlaştırılmış haliyle cezalandırılmalarına veya en olumsuz olasılıkla bilinçli taksirden açılması ve değerlendirilme yapılması zorunluluktur.
Adana Barosu olarak sunduğumuz bu talebimizle ilgili mahkemece yargılamanın ilerleyen aşamalarında değerlendirme yapılmasına karar verilmişken mevcut isnat dikkate alınarak sanıklardan birinin 6 günlük sürede hiçbir yeni delil bulunmaksızın ve genel gerekçeler ile tahliye kararı verilmesi kabul edilemez bir yanlıştır.
Bu tahliye kararı kamuoyunda ve vicdanlarda ilk duruşma sonrasında pervasızca maktul ve mağdur yakınlarına saldıran sanık yakınlarının sakat zihniyetini ödüllendirme niteliğindedir.
Böylesine ciddi ve toplumsal sorun haline dönüşen bir facianın basit bir kaza gibi kader gibi görülerek basite indirgenmesi yurttaşın adalete olan güvenini kökünden sarsmıştır. Unutulmamalıdır ki, Hukuk Ve Adalet Bir Gün Herkese Lazım Olacaktır. Kamuoyuna saygıyla sunarım”
29 Kasım 2016 tarihinde Adana’nın Aladağ ilçesinde bulunan Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdunda çıkan ve 11’i çocuk 12 insanın hayatını kaybettiği yangın ile ilgili sanıklar yurt müdürü Cuma Ali Genç ile Derneğin Başkanı İsmail Uğur, yöneticileri Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mustafa Öztaş, Mahir Kılınç ve hizmetli Mahmut Deniz hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten ceza davası açılmıştı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°