Aldırmaz, şehirciliği anlatıyor
Manşet Haber 28.01.2013 12:06:24 0

Aldırmaz, şehirciliği anlatıyor

Aldırmaz, şehirciliği anlatıyor

sehircilik_aldirmazÇukurova Oğuz Boyları Derneği’nin haftalık konferanslarının bu haftaki konuğu Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz oldu.

Zihni Aldırmaz dernek binasındaki konferansında salonu dolduranlara şehirciliği anlattı, Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu.

“Şehircilik; insanların yürüme mesafesinde tüm ihtiyaçlarını karşılayacak yapılanmayı sağlamaktır” ifadesini kullanan Zihni Aldırmaz, “İki türlü kentler vardır; tarihi kentler ve yeni kentler. Burada zor olan tarihi kentlerle yeni kentlerin bütünleşmesidir. Adana’nın konumu da budur. Adana’nın 10 bin yıllık tarihi vardır. 4 bin yıldır adı ve konumu değişmemiştir. Dünyanın kullanılan en eski köprüsü Adana’dadır. Çukurova tarihsel olarak bir bütündür. Daha sonra siyasi nedenlerle bölünmüştür” dedi.

Adana’nın turizm açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu ve yeni büyükşehir yasası ile bu potansiyelin altyapısının oluşturulması için imkan ortaya çıktığını belirten Zihni Aldırmaz, şöyle devam etti:

“Göreve geldiğimde Adana’nın bir fotoğrafını çıkardım. Eski Adana’nın tarihi dokusu ile yeni Adana’nın bütünleşmesini sağlamaya çalıştım. Kuzeye insanları taşımışız ama resmi kurumları taşımamışız. Oysa resmi kurumlar nüfusun olduğu yere taşınmalıdır. Bu konuda ciddi mesafe aldık. Resmi kurumlar nüfusun olduğu yerlere taşınmaya başladı. Çünkü en gelişmiş Çukurova ilçesinde dahi belediye kirada, kaymakamlık bir okulda ve ilçenin bir noteri bile yok. Biz teşhisi koyduk ve tedaviye başladık. Önce Adana’yı kuzeyden güneye, doğudan batıya birleştirecek ana arterler açmaya başladık. Kuzeyden güneye 6, doğudan batıya 4 bulvar açıyoruz. Atatürk Caddesi’ni tünelle Mustafa Kemal Paşa Bulvarı ve devamında Kenan Evren Bulvarı’na, Türkmenbaşı Bulvarı’nı da Obalar Caddesi’ne bağlamak için bulvar açma çalışmalarımız sürüyor. Bir de kavşak düzenlemelerine önem verdik. Yaklaşık 50 noktada kavşak düzenlemesi yaptık.”

Zihni Aldırmaz, belediyenin metro borcu dolayısıyla sıkıntılı bir dönem geçirdiğini ancak yaptıkları tasarruflarla hizmet üretmeye devam ettiklerini anlattı.

Mezarlıklarda düzenleme yaptıklarını, sanayi sitelerinde asfalt çalışmalarını hızlandırdıklarını ve “Ortak Akıl Ortak Başarı” anlayışı ile hareket ettiklerini kaydeden Zihni Aldırmaz, 70’li yıllarda 1 milyon nüfusa göre yapılan altyapıyı yenilediklerini söyledi.

Zihni Aldırmaz, kültür sanat etkinliklerine önem verdiklerini bunun sonucunda 16 müze yaptıklarını ve Altın Koza Film Festivali’ni de çok iyi bir yere getirdiklerini anlattı.

Engelsiz Kent Engelsiz Ülke sloganı ile Adana’yı engelsiz hale getirmek için yaptıkları çalışmalarla ilgili de bilgi veren Zihni Aldırmaz, engellilerin kullanmadığı bir yapının tam olmadığını vurguladı.

Zihni Aldırmaz, konuşmasının ardından dinleyicilerin sorularını da yanıtladı.

Konferansın sonunda Çukurova Oğuz Boyları Derneği Başkanı Mehmet Demir, Zihni Aldırmaz’a teşekkür ederek, plaket verdi.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°