Manşet Haber 19.06.2020 18:01:07 0

'ALLAH KİMSEYİ SINAVLA TERBİYE ETMESİN, OKULSUZ BIRAKMASIN'

'ALLAH KİMSEYİ SINAVLA TERBİYE ETMESİN, OKULSUZ BIRAKMASIN'


Bir kadın memur, bitkin düşmüş durumda, LGS sınavına girecek çocuğu var. “Kızım sürekli ağlıyor. ‘Kızım, sınavda başarısız olsan ne olacak?’ diye onu teselli etmeye çalışıyoruz. ‘Ben kendime değil, anne size üzülüyorum.’ diyor.” YKS’ye girecek genç. Bir başka anne, “Oğlum beni odasına sokmuyor” diyor. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca çocuk, anne ve baba bu tür şikayetler içinde, hemen hepsini “karabasanlar” basıyor. Çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini, anne babalar çocuklarıyla mutluluklarını yaşayamıyorlar.





Mesleki unvanlarım arasında, pek dillendirmek istemesem de “eğitimci”, dahası “sosyolog” sıfatları da var.  35 yıldır bu meslekleri icra ediyorum. Komşularım,  meslektaşlarım, akrabalarım, yetişmesinde yer aldığım öğretmenlerim ‘Çocuklarının sınavları ile ilgili bir şeyler sorarlarsa ne diyeceğim’, dahası ‘Bir çocuk, bir genç sınavlarda ne yapacağını, nasıl bir tercih yapması gerektiğini sorarsa ne diyeceğim’ diye kaygım iyice yükseliyor. Borçlu birinin alacaklıyla karşılaşmamak için yolunu değiştirmesi gibi bir haller içindeyim. “Şimdi sınavlarla, sınav başarıları ile ilgili bir şeyler sorarlarsa, nasıl bir tercih yapacakları ile ilgili bir şeyler sorarlarsa ne diyeceğim?”





Çocukların, anne babaların, benim kaygılarımı bu kadar yükselten sebepler ne acaba?





Bir şeyi bilmek onu betimlemek değil, bu en ham hali oluşturuyor, betimleme imgeleri dile dökmekle sınırlı, yani bunların yaşandığını not etmek, bunları bilmek anlamına gelmiyor. Bir şeyi bilmek “neden niçinlerini” bilmektir.





O halde, nedenleri niçinleri sormak gerekiyor.





Şu kadarını hemen söyleyeyim ki, ben de, anne babalar da, hatta yarı bilinçli yarı bilinçsiz çocuklar da kaderlerinin, hatta ailelerinin kaderlerinin çizildiğini fark ediyorlar, bu kadar kaygılanmakta haklı sayılırlar.





Sınavlarda çocukların kaderi, ailelerin kaderi tanımlanıyor, tasnif ediliyor, tayin ediliyor.





Takdir Allah’tan mıdır, onu bilemiyorum da sınavlar ve sopalar insanın, toplumların ellerince tutuluyor ve onlarca vuruluyor.





SINAVIN KENDİSİ YASADIR, NORMDUR, CEZADIR





“İmtihan” ile “sınav” ayrı ayrı düşünülebilir diyor bir arkadaşım. Ben aralarında derin bağlar olduğu kanaatindeyim. Adem ve Havva bile daha gözleri açılmadan imtihana tabi tutuluyor. Talimatlara uymayınca, gözleri açılınca da cezalandırılıyorlar.





İradenizin, özgür iradenizin söylediklerini mi yapacaksınız yoksa kuralların, belletilenlerin iyi bellenmesini (ezberlenmesini) mi?





İmtihan veya sınav ne anlama geliyor? Neden niçin sınavlar var? Sınavlar olmak zorunda mı?





Her hangi bir düzenlemenin ödül veya cezası yoksa kural sayılmıyor. Kural ödül veya cezayı içeriyor. Sınavlar pek çok kuraldan oluşuyorsa, bir norm oluşturuyor demektir, ödül ve cezaları var demektir. Sınavın bizzat kendisi ödül veya cezadır.





SINAVLAR ÜZERİNDEN ÖJENİZASYON: BAZI İNSANLAR FAZLALIK MI?





Bazen nüfus politikaları konuşuluyor, konuşulmasında da yarar olabilir. İnsan sadece duygularıyla değil vicdan ve bilinciyle birlikte çocuk doğurmalı.





Ancak doğan hiçbir çocuk veya insan fazlalık değildir. Kategorik olarak hepsi eşit doğmuş, özgür doğmuştur. Her çocuk bir idedir, eşitlik ve özgürlük idesidir, haklar idesidir.





Hiçbir şey insan idesini yok edemez, insanı yok sayamaz. Ancak sınavlar yok sayıyor, bazı çocuklarımızı ve gençlerimizi fazlalık sayıyor. Öjeniye tabi tutuyor.





YENİ TOTALİTARİZM VE İZOLASYON: İŞSİZ OKULSUZ BIRAKMA, İSTEDİĞİ İŞTEN VE İSTEDİĞİ OKULDAN UZAK BIRAKMA





K. Bogomolov, totalitarizmin ölmediğini, eskisinden de daha kötü haller aldığını yazıyor. “Psikolojik istismarın klasik yöntemlerinden biri, bir kişinin kitleye karşı yalnız kalma korkusunu sömürmesidir. Bir hapishane hücresi veya bir toplama kampı değil ama insanları sosyal izolasyona tabi tutuyorlar. Öyle ki mağdurun çalışmasını bile yasaklıyorlar - klasik devlet baskısı …Sosyal medya uzlaşmayanı bombalıyor, yok ediyor ” (K. Bogomolov, “We’re in a sinister new era of totalitarianism, where PC combat units use social media to destroy anyone who disagrees with them”, RussiaToday, 17.06.2020).Sosyal izolasyon nedir?  Sosyal izolasyon dışarıda tutulmak, kaynaktan mahrum bırakılmaktır. Twitter da, sosyal medyada aşağılamak, marjinalleştirmek sosyal izolasyonun etkili yollarından biri oldu ama sadece bunlar değil, en yaygını bunlar değil. Uzaktan eğitim, e-diktasyon, d-diktasyon, dijitalleştirme ve eve hapsetme hepsi izolasyonun formlarıdır. En yaygın formu ise maalesef sınavlardır. Sınavlar çocuğun ve gençlerin her haliyle izolasyona tabi tutulmasıdır, izolasyonla tehdit edilmesidir.Sınavlarda yapılan budur. Ayrıştırma ve izole etmedir. İsteneni yapmayanın sürüden çıkarılması, bombalanmasıdır.İşsiz kalma tehdidi ve yolu ile terbiye etmek budur, kaynaklardan izole etmektir.Anadolu’da güzel bir tabir vardır: “Allah kimseyi açılıkla terbiye etmesin”. Çocuklarımızı, insanımızı, okulsuz kalmakla, “Allah kimseyi sınavla -kötü okulla- terbiye etmesin.”Sosyal izolasyon, kişiyi “başarısız” kategorisine sıkıştırıp sosyal izolasyona tabi tutmaktır, istemediği şartlara mahkum etmektir. Çocukların sınav kaygısı, sınav korkusu, sınavlar esnasında ağlaması, huzursuzluğu bundandır. Sınavlara hazırlama, sınavları gerçekleştirme, sınav sonrası yerleştirme hep bir yalnızlaştırma stratejisidir; insanları tek başına çırılçıplak çaresiz bırakıp istediği gibi, ister bacağından ister beyninden asma stratejisidir.Sınavın bir aşamasında “başarılı” olanı da kendi haline bırakmamaktadır. Her aşamada, LGS’den sonra YKS, YKS’den sonra KPSS, TUS vb., doktora, doçentlik, atama, yükseltme… her aşama sınavdır. Sami dinlerine göre, Hinduizme göre, Budizme göre hayat bir imtihandır.Hayat neden bir düşünme, bilme, kendini gerçekleştirme, üretme, yaşama değil de sınav olsun?





ÇÖZÜM YOLU: HER OKULUN OKUL OLMASI, HERKESİN İSTEDİĞİ OKULA KAYIT YAPTIRMASI, HERKESİN İSTEDİĞİ GİBİ ÇALIŞMASI





Sohbet ederken dekanlar, rektörler, ÜAK üyeleri, YÖK üyeleri fakülte nedir biliyorlar mı acaba diye soruyor bir arkadaşım.





Milli Eğitim Bakanı, öğretmenler, öğretim ile eğitim arasındaki farkı biliyorlar mı acaba? Öğretimin kötüsü olabileceğini ama “Eğitimin kötüsü olamayacağını”, olursa buna eğitim denemeyeceğini biliyorlar mı acaba?





Kötü eğitim ve kötü okul olamaz. Okul sayılarımızı, her okulun niteliğini artırmak, her okulu okul yapmak gerekiyor.Her okul okul olduğunda herkes istediği okula kayıt yaptırabilir, hiçbir sıkıntı veya yığılma sorunu da olmaz.En azından mevcut haliyle geçiş sınavları eğitim değildir, aksine eğitim olmayandır. Geçiş sınavları bir iyilik değildir, bir iyiliğe yol açmamaktadır. Açıktan uzaktan da etkili eğitim olmaz. Açıktan uzaktan etkili üretim olmaz. Hayat sosyal olarak yaşanacak. En iyi yaşama ortamları okul ve üniversitelerdir. Etkin yaşamalardan biri üretmedir. Okulu, üniversiteyi, işyerlerini, eğitimi, üretimi kapatmak salgına çare değil daha büyük bir hastalıktır, sosyal izolasyondur.Yalnızlaştırma totalitarizmin, kapitalizmin, liberalizmin işidir. Allah kimseyi tek başına çırılçıplak bırakmasın.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 14.2°