Altın Koza  “Babamın Sesi” dedi
Manşet Haber 23.09.2012 13:47:29 0

Altın Koza “Babamın Sesi” dedi

Altın Koza “Babamın Sesi” dedi

Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Film Ödülü Zeynel Doğan ve Orhan Eskiköy’ün filmi ‘Babamın Sesi’nin oldu. Kadın yönetmenler Pelin Esmer ile Belmin Söylemez’in başarılarıyla öne çıktığı Koza’ya barış çağrıları damgasını vurdu
Bu yıl 19.’su düzenlenen Adana Altın Koza Film Festivali’nde ödüller dün gece sahiplerini buldu.Ferzan Özpetek’in başkanlığında, Nurgül Yeşilçay, Nejat İşler, Zeynep Özbatur Atakan, Eyüz Boz, Hülya Tanrıöver Uğur ve Hasan Saltık’tan oluşan jüri, yarışma bölümündeki 14 film arasından seçtikleri en iyileri ödüllendirdi. Türkan Şoray’ın onur konuğu olduğu ödül gecesini, Zuhal Olcay ile Mahir Günşiray sundu. Altın Koza’yı ‘Babamın Sesi’ adlı film alırken, ‘Gözetleme Kulesi’ geceyi 5 ödülle kapattı.
Törende yürümekte zorlandığı görülen Türkan Şoray’ın sağ ayak başparmağının kırıldığı öğrenildi. Kadın yönetmenlerin başarıları ve barış çağrılarının damga vurduğu festivalde “En İyi Film Ödülü”ne Zeynel Doğan ve Orhan Eskiköy’ün “Babamın Sesi” filmi layık görüldü. Film ayrıca yapımcısına 350 bin TL para ödülü de kazandırdı. En İyi Yönetmen Ödülü Gözetleme Kulesi’yle Pelin Esmer’e gitti. Ödülle beraber 50 bin TL kazanan Esmer konuşmasında geçen aylarda motosiklet kazasında yaşamını yitiren 35 yaşındaki yönetmen Seyfi Teoman’ı andı ve “Seyfi’ye bize verdiği umut ve heyecan için teşekkür ediyorum” dedi.

En İyi Müzik çıkmadı
“En İyi Kadın Oyuncu Ödülü” Gözetleme Kulesi’ndeki rolüyle Nilay Erdönmez’e, “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” ise “Lal Gece” filmiyle İlyas Salman ve “Yeraltı” filmiyle Engin Günaydın arasında paylaştırıldı. En İyi Kadın Oyuncu Ödülü de hem “Yeraltı” hem de “Araf”taki oyunculuğuyla Nihal Yalçın ve “Gözetleme Kulesi”yle Laçin Ceylan’a verildi. Artık her yıl Türkan Şoray adına verilecek olan Umut Veren Kadın Oyuncu Ödülü “Araf”taki başarılı oyunculuğuyla Neslihan Atagül’ün oldu. Jürinin En İyi Müzik dalında ödüle layık fim bulamaması da dikkat çekti.
ÖDÜL ALAN FİLMLER

- En İyi Film: Babamın Sesi
Yılmaz Güney Ödülü: Şimdiki Zaman
- Jüri Özel Ödülü: Siirt’in Sırrı
- En İyi Yönetmen: Pelin Esmer
- En İyi Senaryo: Orhan Eskiköy
- Mansiyon: Evin Demirhan
- En İyi Görüntü Yönetmeni: Özgür Eken
- En İyi Kadın Oyuncu: Nilay Erdönmez
- En İyi Erkek Oyuncu: İlyas Salman ve Engin Günaydın
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Menderes Samancılar
- En İyi Kurgu: Siirt’in Sırrı
- En İyi Sanat Yönetmeni: Osman Özcan
- Türkan Şoray Ödülü: Neslihan Atagül
- Umut Veren Genç Erkek Oyuncu: Barış Hacıhan
- Film-Yön En İyi Yönetmen: Erden Kıral
- Film-Yön Jürisi Özel Ödülü: Belmin Söylemez
- SİYAD En İyi Film Ödülü: Şimdiki Zaman

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°