Altın Koza’da İptaller Var
Manşet Haber 8.09.2015 15:18:40 0

Altın Koza’da İptaller Var

Altın Koza’da İptaller Var

Bu yıl 14 – 20 Eylül 2015 tarihleri arasında 22’ncisi yapılacak olan Uluslararası Altın Koza Film Festivali Açılış ve Kapanış törenleri artan terör olayları dolayısıyla iptal edildi.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, festival programındaki değişiklikle ilgili olarak yaptığı açıklamada, son günlerde hem şiddetini arttıran hem de hedef kitlesini genişleten bölücü terör olaylarının Türk Milleti üzerindeki etkisinin Dağlıca baskını ve Iğdır’da ki saldırı sonrası tahammülü mümkün olmayan, önlenemez bir boyuta taşındığına dikkat çekerek, böylesi bir infial ve yas ortamında “festival konser ve törenlerini” yapmanın söz konusu olamayacağını belirtti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını, milletin birliği ve vatanın bölünmez bütünlüğünü hedef alan PKK terör örgütünü lanetleyen Sözlü, saldırılarda vefat eden şehitlerimize rahmet, ailelerine başsağlığı, gazilerimize de şifa diledi.

Hazırlıklarına bu heyecan ve niyetlerle başladığımız 22’nci Uluslararası Altın Koza Film Festivali için de, sinemanın toplumu hapsedildiği karanlıktan çıkaracak bir ışık huzmesi işlevi göreceği, sanat çevrelerinin bir nevi vizyon atölyesi olarak değerlendirebileceği dolu bir program öngörüyorduk. Ancak, son olarak Dağlıca ve Iğdır da uğradığımız kalleş saldırı ve aldığımız yürek dağlayıcı şehit haberleri, Adana’yla bütünleşen Uluslararası Altın Koza Film Festivali için duyduğumuz coşku ve heyecandan geriye tarifsiz bir burukluk bıraktı. Bu koşullarda festivalin geleneksel açılış ve kapanış törenlerini, konser ve diger faaliyetleri iptal etmeye karar verdik. Bu yıl Uluslararası Altın Koza film Festivali sadece sinema boyutuyla dar kapsamlı olarak tören ve konserlere yer verilmeksizin devam edecektir.

Her yıl düzenlenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması ile bu yıl ilk defa gerçekleştirilecek Adana Konulu Uzun Metraj Senaryo Yarışması sonuçları değerli jüri üyelerimizin değerlendirmeleri sonucu basın yoluyla ilan edilecektir.

Bu vesileyle, PKK terör örgütünün devletimizin varlığı ve evlatlarımızın canına kast eden alçak saldırılarını bir kez daha kınıyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet, gözyaşı kurumayan, ağlayan analarımız başta olmak üzere ateş düşen bütün ocaklarımıza sabır diliyorum. Milletimizin başı sağolsun…”

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°