Altın Koza’dan öğrencilere film gösterimi
Manşet Haber 7.09.2012 22:09:51 0

Altın Koza’dan öğrencilere film gösterimi

Altın Koza’dan öğrencilere film gösterimi

Adana Büyükşehir Belediyesi 19. Altın Koza Film Festivali’nin gelenekselleşen bölümlerinden ‘Okullar Sinemada-Sinema Okullarda’, her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrencileri sinema ile buluşturacak.

17-23 Eyül tarihlerindeki festivalde engelliler için özel film gösterimleri gerçekleştirilecek. Adana Huzurevi’nde kurulacak mini açıkhava sinemaları da, huzurevi sakinlerine festival coşkusunu yaşatacak.
Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, 19. Altın Koza Film Festivali’nin gelenekselleşen bölümlerinden “Okullar Sinemada-Sinema Okullarda”, etkinliğinde her yıl olduğu gibi bu yıl da sinema sanatı ile çocukları bir araya getirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Bölüm kapsamında öğrenciler, Cinemaximum ve Avşar sinemalarındaki toplam 2 salonda film izleyebilecek. Bu özel seans 18-21 Eylül tarihleri arasında, saat 10.00’da gerçekleşecek. 71 okulda ise, film gösterimleri yapılacak. 80.000 öğrenciye ulaşması hedeflenen etkinlikte, çocuklar kendileri için oluşturulan özel bir seçkiyi izleyebilecekler.
ENGELLİLER SİNEMA İLE BULUŞACAK...
 Festival kapsamında her yıl olduğu gibi, yine engelliler için de özel film gösterimlerinin gerçekleşeceğini anlatan Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, “Adana Kent Konseyi Engelli Meclisi, Adana’daki rehabilitasyon merkezleri ve ilgili okullarla ortaklaşa gerçekleştirilen etkinlik kapsamında, görme, işitme ve zihinsel engelli öğrenciler, Acıbadem Hastanesi’ndeki özel donanımlı sinema salonunda, kendileri için özel olarak seçilmiş filmleri izleme imkanı bulacaklar. Gösterimler, 17-22 Eylül tarihleri arasında her gün saat 10.00’da yapılacak” dedi.
Engelli yetişkinler için ise, Doğa Rutkay’ın seslendirmesiyle, Selçuk Aydemir imzalı 2011 yapımı ‘Çalgı Çengi’, Burç Kümbetlioğlu’nun seslendirmesiyle Orçun Benli’nin 2012 yapımı ‘Bu Son Olsun’ ve Beste Bereket’in seslendirmesiyle Onur Ünlü’nün 2008 yapımı ‘Güneşin Oğlu’ isimli filmler, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda, 17-19-20-21 Eylül tarihlerinde saat 14.00’da gösterilecek.
HUZUREVLERİNDE FESTİVAL COŞKUSU...
 Festivalde, Adana Huzurevi sakinlerinin de unutulmadığını vurgulayan Zihni Aldırmaz, “Huzurevinin bahçesine kurulacak mini açıkhava sineması, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi burada dinlenen misafirlerin hoşça vakit geçirmesini sağlayacak” şeklinde konuştu.
Adana Huzurevi’nde 17-21 Eylül tarihleri arasında, saat 19.00’da başlayacak gösterimler kapsamında, ‘Berlin Kaplanı’, ‘Eyvah Eyvah 1’, ‘Eyvah Eyvah 2’, ‘Neşeli Hayat’ ve ‘Entel Köy Efeköye Karşı’ isimli filmler izlenebilecek.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°