AMAN DUYMASINLAR!

AMAN DUYMASINLAR!

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi,

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Güney Bölge Şubesi,

Tarım Orkam-Sen,

Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu,

Türkiye Ziraatçılar Derneği…

Tüm illerde yeni torba tasarısı, ormanlar, araziler, sulama, özelleştirme konularında eş zamanlı yapılan Adana toplantısı…

‘Asıl amaç yalnız şeker gereksinmesini karşılamak değil; tarımı, çiftçiyi de kalkındırmak olan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi istemi, her kesimin tepkisine neden olmuştur’ diyerek sözüne başladı, Şube Başkan Semih Karademir…

***

Son günlerin en çok konuşulan, yurdun birçok bölgesinden yükselen sesler şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin oluşturacağı kaygılarla dopdolu.

Bu fabrikaları kimler alacaktı, alacak olanlara yaptırımlar nelerdi, çalışanlar ne olacaktı, burada işlenen pancarın-üreticisinin son durumu neydi, fabrikalarda bundan sonra işe alınacakların oranı neydi, pancar üreticisinin üretimini sürdürmesinin önüne engel konulacak mıydı, pancar üretimin düşmesi salt şeker üretimini mi etkileyecekti…

Şeker fabrikaları konusunda soruları uzatmak sorular olası…

Eş zamanlı yapılan toplantıda şu yanıt veriliyor:

‘Fabrikaların satılması salt ekonomik bir yaklaşımla değerlendirilmemelidir. Aynı zamanda sanayileşme ile kalkınma düşüncesinin terk edilmesi de söz konusudur… Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi aynı zamanda, pancar şekeri ile nişasta bazlı şeker arasındaki tercihi gösteren bir politikanın yansımasıdır. Nişasta bazlı şekerin sağlığımıza olan zararları yapılan her yeni bilimsel çalışmayla artarak ortaya çıkmaktadır…’

***

Özelleştirme konusu, kamunun ‘zarar’ ettiği kurumları elden çıkarmak istemesi olarak duyduk, bilgilendirildik…

İktidarın özelleştirmek istediği kurum, ‘zarar’ ettiği öne sürülerek güç toplanıyor!

Zamanında enerji zarar ediyor, dediler,

İletişim zarar ediyor, dediler,

Yollar-köprüler zarar ediyor, dediler…

Şimdi de şeker fabrikalarıyla başlayan zarar, sulama birliklerine, ormanlara dek uzandı!

Enerjiyi, iletişimi, yoları-köprüleri alanlar ‘zarar’ mı ediyor; bu denli aptallar mı?

Şu ana satılmak istenenlere ‘alıcı’ olanlar, ‘zarar’ edecek sektöre neden ‘el atmak’ istesinler?

Öyleyse amaç…

Açıklamada şu sözlere yer veriliyor.

‘Hazırlanan tasarıyla sulama birlikleri ile sulama kooperatiflerinin önce DSİ’ye sonra yerel yönetimlere, özel sektöre devrinin önünün açılmak istenmektedir. Bu hizmetlerin özel sektöre devredilmesinin, tarlalara su saati takılmasıyla birlikte zaten üretim yapmakta zorlanan çiftçilerin tümden tasfiyesine, kırsaldan koparılmasına, toprakta mülkiyet değişimine yol açacaktır. Dünyada örneğini başka ülkelerde de gördüğümüz bu uygulama sonrası topraklarımızın küresel tarım sermayesinin eline geçecektir. Şili örneğinde olduğu gibi…’

***

Torba tasarıda yer alan bir karar şöyle:

‘DSİ tarafından bağlı olduğu bakanlığın talebi, Bakanlar Kurulu Kararı ile isteğe bağlı ya da maliklerin muvafakati aranmaksızın zorunlu arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılabilir.’

Açıklamada karara şu yanıt veriliyor:

‘Tasarıya göre Bakanlar Kurulu’nun arazi toplulaştırmaya ilişkin kararı “kamu yararı” statüsünde kabul edileceği için, zorunlu kamulaştırmanın yolu açılacak, Anayasa ile güvence altına alınmış olan mülkiyetin korunması ilkesi yok edilecektir…’

Şu an ‘toplulaştırma’ için, arazi sahiplerinin yarısından bir fazlasının onayı gerekiyor.

Kararda ‘maliklerin muvafakati aranmaksızın’ sözüne yer verildiği belirtilirken, bunun ‘mülkiyetin korunması ilkesi’ ile çeliştiği üzerinde duruldu…

***

Adana toplantısından çıkışta ‘bizim’ diyebileceğimiz ‘neler’ kaldığını düşündüm!

Şeker fabrikalarını özelleştir, ormanları özelleştir, suları özelleştir, arazileri özelleştir…

Toplantı salonunda arka sıralarda oturan bir gazeteci ‘içme sularımız da satılacak mı’ diye sorunca ‘içimden’ bir ses geldi:

Aman duymasınlar!

Oktay EROL

8.04.2018 21:20:51

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI