1900'lü yılların başında Amerika kıtasına göç edenler, yerli kadınlarla evlenir sonra da canları istediği zaman çeker giderlerdi. İşte böyle bir evliliğin gayrı meşru çocuğu olarak dünyaya geldi. O yüzden çocukluğuyla ilgi bilgiler karmakarışık.
Babanın terk etmesinden sonra çaresiz kalan aile zengin ve toprak sahibi ailelerin yanında gündelikçi olarak çalışmaya başladı. Burada zenginlik, fakirlik ve aynı gezegendeki insanların yaşam tarzlarındaki farklılıkları gördüler.
Baba öldü, cenazesine gitme izni alamadılar çünkü kağıt üzerinde zaten yaşamıyorlardı ki. İşte o zaman Arjantin'den ve Arjantin halkından ilk defa nefret etti.
Eva Peron'dan bahsediyorum.
15 yaşına gelince annesi onu evlendirecek koca aramaya başladı. Çünkü o taktirde sofradan bir boğaz eksilecekti. Eva ise başka çıkış yolları arıyordu. Radyo ve tiyatro sanatçısı olmak istiyordu. Bunun için Buenos Aires'e gitmesi gerekiyordu. Gitti. Birkaç başarısız denemeden sonra azminin karşılığını aldı. Becermişti. Turnelere çıkıyor, film çeviriyordu.
Juan Peron Şili'de askeri ataşelik yapmış, politikaya atılmış, Çalışma Bakanı olmuştu. Geleceği oldukça parlak görünüyordu. Arjantin'de deprem oldu. Peron depremin yaralarını sarmak için sanatçıları yardıma çağırdı. Gelenler arasında Eva da vardı. İlk defa orada karşılaştılar. O elektrik denilen şey ikisini de çarpmıştı. Anladınız işte, beraber yaşamaya başladılar. Dedikodular başlayınca da evlendiler.
Eva eşi ve arkadaşlarıyla hiç politika konuşmuyordu ama anlatılanları beynine bir bir kaydediyordu. Hep eşinin yanındaydı. Artık eşinin Propaganda Bakanı gibi olmuştu. Eva'nın gittikçe artan gücü, kocasının düşmanlarının da sayısını artırıyordu. Sonunda bir sebep yaratıp adamı içeri attılar.
Peron seviliyordu, halk ayaklandı, hükumet binasını kuşattı. Baskıya dayanamayan hükumet, Peron'u serbest bırakmak zorunda kaldı. Kalabalığı organize eden Eva'ydı.
1946'daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Peron adaydı. Kampanyayı elbette Eva yönetiyordu. En önemlisi Eva'nın Arjantin tarihinde seçim kampanyası yöneten ilk kadın oluşuydu. Zulüm gören halk Eva'yı bağrına bastı. O'na Evita dediler, Yani Küçük Eva.
Evita bir Avrupa gezisine çıktı ve Time dergisine kapak oldu. Ama Peron ve Evita kapak olunca derginin Arjantin'e girmesi yasaklandı.
Vakıf kurdu, Evita. Yaşlılara, evsizlere, fakirlere barınak ve ücretsiz sağlık hizmeti verdi.
Parti kurdu, Evita. İlk kadın partisi. 1952 seçimlerinde % 63 oy aldı. Arjantin'de kadınlar ilk defa seçime katılmıştı. Üstelik artık siyaset bile yapıyorlardı.
Halk Evita'nın başkan yardımcısı olmasını istiyordu. Ama aday olmadı, Evita. Kazanması kesindi ama sembolik bir görevi olan kocasının önüne geçmek istemiyordu. "Başkan yardımcısı olmaktansa, kocasını başkanlığa taşıyan kadın olmayı," tercih etmişti.
Ama sağlık durumu iyi değildi bu güzel kadının. Rahim kanseri olmuştu. Detayını yazmayacağım ama öldü, Evita. Öldüğünde sadece 33 yaşında ve 36 kiloydu. İşçi dernekleri Papa'ya bir mektup yazarak Evita'nın "azizeler" listesine alınmasını istediler.
Evita ölünce adına Amerika'daki özgürlük heykelinden daha büyük bir anıt yapılması kararlaştırıldı. Ama askerler yönetime el koymuş, Juan Peron yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı. Askerler Evita'nın naaşını alıp gizli bir yere gömdüler. 16 sene sonra naaşın İtalya'nın Milan şehrinde, Maria Maggi'ye gömüldüğü ortaya çıktı.
Cenaze İspanya'ya getirildi; Juan Peronun buradaki evinde muhafaza edildi. 1973'te Peron yeniden Arjantin'e döndü; yeniden Cumhurbaşkanı seçildi ama ancak bir yıl yaşayabildi.
Juan'ın Evita'dan sonra evlendiği İsabel Peron, Evita'nın cenazesini Arjantin'e getirtti, kocasının yanına defnettirdi. Mezar nükleer saldırılara dayanacak şekilde inşa edilmişti.
• NEDEN ACABA?
• SİZCE DE ISABEL'İN DAVRANIŞI ASİLCE DEĞİL Mİ?
• BİZ DE EVİTALAR YARATABİLİR MİYİZ ?