Amerikalı bir yazılımcı, aktivist ve düşünür. Kısacık ömrünü internet özgürlüğü, bilgiye açık erişim ve dijital haklar için harcadı.
RSS (çeşitli internet sitelerinin yayınladığın içeriğin tek bir ortamdan izlenebilmesini sağlayan içerik besleme yöntemi) standardının geliştirilmesine 14 yaşında katkı sundu. Reddit’in (bir Amerikan sosyal haber, tartışma sitesi) kurucuları arasında yer aldı. Aklında tek şey vardı: Web kamusal alandır ve özgür olmalı ve parayla kirletilmemeli. Akademik makaleler her an, herkes tarafından erişilebilir olmalı. Bilgi toplumdan saklanamaz.
MIT(Massachusetts Institute of Technology)’nin çok sayıda akademik makaleyi indirerek herkesin kullanımına açtı. Amacı bilgiyi kamusallaştırmak, bilginin ticari amaç olarak kullanılmasını engellemekti. Yaptıkları mevcut duruma göre belki de yasalara aykırıydı. Bu yüzden, ağır suçlamalarla karşı karşıya kaldı. Ağır hapsi isteniyordu.
Bir manifesto yayınladı ki, manifestodan çok isyan gibiydi: “Bilgiyi saklamak, onu çalmaktan daha büyük bir suçtur,” diyordu. Ona göre bilgi, özellikle bilimsel ve akademik bilgi, insanlığın ortak mirasıdır. Bu bilginin özel şirketler tarafından kilitlenmesi ahlaki değildir. Yasalar adaletsizse, onlara uymak ahlaki bir erdem değildir. Akademik bilginin, vergiyle finanse edilip, halka yüksek bedellerle satılmasını ahlaki bulmuyordu.
MIT, veriler iade edilince şikayetini geri aldı, meseleyi kapattı. Ama Federal Savcılar tersini yaparak, davayı büyüttü. Aaron’a yöneltilen suçlamalar, bilgisayar dolandırıcılığı, yetkisiz erişim, veri hırsızlığı idi. 35 yıla kadar hapis, 1.000.000 doların üzerinde para cezası isteniyordu.
Fiilen zarar yoktu, şikâyetçi kurum yoktu, ticari kazanç yoktu ama örnek bir ceza isteniyordu. Aynı kafada olanlara örnek olmalıydı. Hukukçular adeta hep bir ağızdan “Bu dava hukuki değil, siyasiydi,” diyordu. Söz ne kadar tanıdık, değil mi? Hukuki değil, siyasi. Aaron’un yapmaya istediği hırsızlık değil, bilgiyi özgürleştirmekti.
Aaron direndikçe baskılar arttı. Ardı ardına davalar açılıyordu. Ne tartışmalar, ne duruşmalar bitiyordu. Aslında onu suçlayanlar kurtulması yolda gösteriyorlardı. Çok da kolaydı kurtulmak. “Suçunu kabul et, kurtul,” diyorlardı.
Bilgi özgürleştikçe, onu kilitleyerek zamanı geldiğinde paraya tahvil edenler daha da sertleşiyordu. Onlara göre en tehlikeli insanlar, elinde bomba taşıyanlar değil, özgürlüğü savunanlar, bilgi dahil insanlığın ortak değerlerini paylaşmak için savaşanlardır.
Aaron böyle bir dünya hayal etmemişti. Onun dünyasında bilgi özgürce dolaşmalıydı. Dolaşmayacaksa… Böyle bir dünyada yaşamanın da anlamı yoktu. “Olmaz olsun,” dedi ve 11 Ocak 2013'te, evinde kendini asarak hiç benimseyemediği, değiştirmeye de gğcü yetmediği bu hayattan ayrıldı. Henüz 26 yaşındaydı.
Haklıydı. Yaşarken yanında yeteri kadar dik duramayanlar, “Aaron öldürülmedi ama yaşamasına izin verilmedi,” dediler. “Bu bireysel bir intihar değil, sistemin yarattığı bir cinayet,“ dediler.
İŞTE DÜÜN BUNUN İÇİN DEMİŞTİM,.