“Kırılma noktası” denilince, liseli yıllarımızdan kalan “ışığın kırılması “akla gelir doğal olarak. O yıllar, fizik dersinde zorlananların “günlük yaşamımızda neye yarayacak” dediklerini unutmayalım! Matematikteki kesirlerin, trigonometrinin, çok bilinmezli denklemlerin de “neye yarayacağını” sorarlardı! Ancak bugün yapay zekanın sayılardan, harflerden, çeşitli sembollerden oluştuğunu düşündüğümüzde, “kırılma noktası” denilince fizik dersinin de ne denli önemli olduğunu anlıyoruz!
Bir ışın düzleme çarpacak, o çarpmanın hızıyla birden yön değiştirecek… Milenyumdan bu yana yurttaşın yoksullaştırılması, yetmeyene yardımlar yapılması, alanlarda kamyonlarla yiyecek/ giyecek dağıtılması, çocukların aç bırakılması, asgari ücretin yaşamaya yetmemesi, emeklinin yazgısına bırakılması, dere yataklarına evler yapılması, onlarca yiten canların sorumlusunun olmaması, hukuk kurallarının dışına çıkılması, demokrasi gemisinden inmek için hazırlık yapılması… Yaşananların, geri dönülmez sancılar oluşturacağı kaygısıyla düzleme çarpması/ kırılma noktası…
***
Chp’li belediyelere soruşturma açılmasıyla başlayan süreç, yurttaşta “özgürlüklerin” ne denli daraltılacağını da gösterdi. Açılan soruşturmaların salt Chp’li belediyelere yönelik olması, kimi zaman bir önceki belediyelerin yaptıklarından da Chp’li belediyelerin sorumlu gösterilmesi, aylardır içeride tutuklu bulundurulması, “her” dayanaksız “itirafların” çürütülmesiyle “yeni” bir “suçlama” olgusu aranması, yaşanan kaygıların etkisi “kırılma noktası” oldu!
“İktidarın”, asıl amacına ulaşıncaya dek bunların süreceği anlaşılıyor! Ne olacak sonunda? Haksız kazançlar, yurttaşı yoksullaştıranlar, düşünebilmeyi/ sorgulayabilmeyi zorlaştıranlar bedelini ödemiş sayılacak mı? Peki, soruşturmalar hukuk açısından içinden çıkılabilecek mi?
***
Emekçinin “emeğinin karşılığını” alamaması nasıl bir haksızlıksa, suçluluğu kanıtlanmamış olanın da içeride tutulması haksızlık! Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, geçtiğimiz gün üzerine atılan suçlamalara ilişkin soruları yanıtladı! Karalar, kaygısını dile getirdi doğal olarak, “her geçen saniye Adanama, şahsıma yapılan haksızlığın boyutu artmakta” dedi.
Baki Nugay adlı kişinin hak ediş ödemelerini almak için rüşvet verdiği “iddiasına” savcılığın bile bağışıklık tanımadığını vurgulayan Karalar, açıklamanın tamamında suç örgütü ile 2019–2024 arasında gerçekleştiği ileri sürülen eylemlerden söz edildiğini, oysa kendisine yöneltilen suçlamaların 2019’dan önceye ait olduğunu belirtirken, suçlamanın bu yönüyle gerçeği yansıtmadığının altını çizdi.
***
Baki Nugay’ın firması Karalar döneminden önce Seyhan’da çalışıyor. Hem geçmişteki alacakları hem de sürmekte olan işiyle ilgili ödemeleri her ay düzenli yapılıyor, belgeleri de “iddia makamına” sunuluyor. Buna karşın “kötü iş yapma, kötülük yapma, yiyicilik, yalan söyleme, hile yapma” anlamına gelen “irtikap” suçlamasıyla tutuklanıyor.
Halkın oyuyla seçiliyorsunuz, sizden önce başlayan işleri sürdürüyor, gününde ödemelerini yapıyorsunuz, iş bittikten sonra ilişkileri bitiriyorsunuz, sizden önce başlatılan işten/ işin ödemesinden “suçlu” sayılıyorsunuz… Sürecin gereklerini yerine getirmenize, salt yapılan önemli atılımları “sindiremeyişlerinden” dolayı, Adanalının istemiyle göreve gelmenize/ eylemin Adana’da gerçekleştiği ileri sürülmesine karşın Silivri’de tutuklu bulunduracaksınız! Bu “kırılma noktası” yalnız Karalar’a değil; seçmenin özgür istencine de, demokrasiye de vurulan bir zincirdir!
***
Her gün “kırılmalara” yenileri ekleniyor! İlk başta onarılmayan “kırılmalar”, yenilerini birlikteliğinde getiriyor! Emekçi, emekli temel gereksinmelerini karşılayamadığı için doymadığının/ yaşayamadığının altını çizerken, buna eklenen dayanağı “bilinmeyen” suçlamalar, son günlerde art arda duyulan “gıda zehirlenmeleri”, sokak ortasında artan şiddet, gençliğin uyuşturucu satıcılarının eline bırakılması “kırılmaların” doğurganlığını önümüze getiriyor.
Yaşanan her yeni kırılma, bireysel haksızlıkları olduğunca, toplumsal çürümelerin oluşmasına da neden oluyor. Onarılmayan her kırılma, yenilerini doğuruyor, zincirleme bir etkiyle yurttaşın yaşamını ağırlaştırıyor. “Kırılma noktası” toplumun geleceğini karartan sancıya dönüştüğünde, gelecekten erinç/ gönenç beklentisi de anlamını yitiriyor! Yine soruyorum; Başkan Zeydan Karalar’ın “belirtilen” suçlardan; Adana’dan, eşinden, çocuklarından uzakta tutulması ne denli insancıl ne denli demokratik? Ayrıca Adana’da değil de Silivri’de tutulması/ yargılanması ne denli hukuksal? Bu yapılan Başkan Karalar’la birlikte, Adanalının, demokrasinin, hukukun “kırılma noktasını” sınamaktır!