Biat etmek; bir kimsenin hükümdara, lidere, gruba, otoriteye aşırı bağlılık veya ileri gelen birinin yönetimini, hakemliğini ve egemenliğini tanımak, haklılığını sorgulamadan kabul etmektir.
Biat kültüründe “birey” yerine “lider”, özgür düşünce yerine “itaat”, eleştiri yerine “kabul” hakimdir. Ve ülkemizin başat sorunlarından birisi, “liyakat” yerine “sadakat”tir.
Aslında aidiyet duygusu, yani bir insanın bir gruba, bir topluluğa ait olduğu hissini duyması güzel şeydir. Ancak; bu aidiyet, bu bağlılık bir noktaya kadar olmalıdır. Birey, özgürce karar vererek bu bağlılığı sonlandırabilmedir.
Birey, grubun aldığı her karara, yaptığı her eyleme düşünüp taşınıp aklının süzgecinden geçirerek katılmalıdır. Çünkü her zaman “En büyük asker bizim asker” değildir.
Bu noktalarda kantarın topuzu kaçarsa, aklın ve mantığın devre dışı kalması, insanın kişisel bütünlüğünü yitirip hastalıklı bir hal alması tehlikesini doğurur. Örneğin Ortadoğu’da siyasal İslamcıların işi gerçekten çok zor. Neden?
Tanrıya biat, Amerika’ya biat, devlet başkanına biat, tarikat şeyhine biat. Ona biraz, buna biraz, bu durumda akıl mı kalır insanda. İslam kültüründe akla, mantığa sığmayan bir konu ya da anlatı için “Allah’ın hikmeti” denir, geçilir.
Yeniçeriler, akınlarda ele geçirilen kölelerin beşte birine devletçe el konularak oluşturuldu ve tavla oyunundan bildiğiniz “penci yek” ordusuydu. Amaç, bu askerlerin diğer illiyet, sadakat vb. bağlarını koparıp sadece padişaha biat etmeleri, böylece düzenin sürmesi amaçlanıyordu.
İnanç, bir şey konusunda emin olma duygusudur. Bir fikri destekleyen güçlü referanslar (ayaklar) varsa, o fikir artık inanç haline dönüşmüştür. Tehlike, inancın iman düzeyine yükselmesidir.
İman, kişinin o fikre bağladığı yoğun duygu yüküdür. Kişi, yalnız emin olmakla kalmaz, imanı sorgulandığında kızıp öfkeye kapılır, Yeni girdiye de tutku düzeyinde dirençlidir.
Bu noktadan sonra o kişi artık fanatiktir. Fanatizm, olguları ve olayları aklın (bilimin) süzgecinden geçirmeden bir inanca iman düzeyinde bağlanmaktır. Bu inanç, dinsel, ırksal veya siyasal olabilir. Fanatik, kendi görüşünün ve inançlarının dışında her şeye karşı endişe ve kuşkuyla yaklaşır.
Bizim gibi geri kalmış ülkelerde insanların geleceğe yönelik endişe ve güvensizlikleri birilerince bir yerlere kanalize edildiğinde nefret ve kine dönüşerek çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.
Hangi siyasal ve dinsel görüşte ve hangi akımın içinde olursa olsun (solculuk, sağcılık, dincilik, Türkçülük, Kürtçülük, vb.) fanatiklerin tutum ve davranışları çok tehlikeli olabilir. Canlı bomba olup kendini patlatan insanlar ve onları kullananlardan korkulur.
Çocuklarda soyut kavramlara yer yoktur. Her şey somut, elle tutulur, gözle görülür olmalıdır. Peki, cumhur ittifakının eğitimde yaptığı niteliksel değişimler sonucu bu mümkün müdür? Hayır. Tabut bekletilen, hac provası yaptırılan bu çocukların geleceğinde fanatizm olasılığı yüksektir.
Maalesef, Orta Doğu coğrafyasında biat kültürü çok yaygındır, tek tek bireylerin yaşam biçimi olmuştur. Daha da kötüsü, bu kültür içerisinde yetişmiş devlet yöneticilerinin emperyal ülkelere biat etmesidir. Bu pranga parçalanıp yok edilmediği sürece bu günleri bile arar hale gelebiliriz.
Çözüm; ülkede demokratik, laik, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü içselleştirmiş bireyler ve bu bireylerin yönetme gücünü devrettiği iktidarlardan geçer.
18 Ekim 2025.
Mahmut TEBERİK
m.teberik@gmail.com