Oktay EROL

Tarih: 12.12.2025 17:40

BU BÜTÇE DE ANAPARADARA…

Facebook Twitter Linked-in

2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Yasası Önerisi ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Yasası Önerisi görüşmelerini izlemeden önce öyle güzel şeyler düşündüm ki: bir düzenleme yapılacak halkın geçimini, yaşam onurunu, var olmasını sağlayacak… Tarımı, toprağı, suyu koruma kaygısını tüm saydamlığı ile ortaya koyacak… Hem çalışanların, hem de çalışıp haklarıyla emekli olanların haklarını koruyacak… Gençlere yeniden “umut” verecek, yaşama tutunduracak…

Hepimiz bu yurdun yurttaşları, bu yurdu seven bireyleri, iyi/ kötü yazgısını üleşen insanları değil miyiz ki… Çiftçisi, emeklisi, asgari ücretlisi, işsiz kalmış genci, girişimcisi, üreticisi bu yurdun yurttaşı değil miyiz? Bu coğrafyada, bu verimli topraklarda, bu tarihsel varlığı yadsınamayan ülkede doğmuşuz, doğduysak doymak zorunda da değil miyiz yaşamayı sürdürebilmek için? Her yılın son ayında üzerinde uzun uzun konuşulan “bütçenin” de konusu bu yurdun yurttaşı değil mi, olmamalı mı?

***

Bütçe konuşmalarını izlemiyorsanız bile, akşam haberlerinde “özet” bölümlerini kaçırmayın; kim ne diyorlar, senden/ benden topladıkları vergileri nerelerde harcamak istiyorlar, yurttaşı/ yaşadıklarını ne denli umursuyorlar, yurttaşın “eline” dokunmayan nelerle “algı” yapmaya çalışıyorlar bir görün! Bunu kendiniz için yapmasanız bile çocuklarınız için yapın, üniversite bitirmiş iş bulamayan genciniz için yapın, okulda bir “öğün” yemek verilmeyen çocuğunuz için yapın, bu varsıl topraklarda yetişebilen ürünlerin dışalımla sofralarımıza getirildiği için yapın, emekliye “aç kalın” dendiği için yapın…

 İyi dinleyin, “iktidar” her yıl olduğu gibi bu yıl da rantın, yandaşın, büyük sermayenin çıkarlarını öne sürüyor. Bütçe dağılımında emeğin payı küçülüyor; toprağın, suyun korunmasına ayrılan pay azalıyor. Emeklinin cılızlaşan geliri, asgari ücretlinin yoksulluk sınırına tutunma çabası, üreticinin borç kıskacından kurtulamayışı sanki bu yasa önerilerinin konusu bile değil. Gençlerin umudu yok, gelecek kaygısı yüksek. Tartışmaların odağında yurttaşın günlük yaşamı sorunları yerine, kaynak aktarımı, ihale paylaşımı gibi salt siyaset konuşuluyor. Gerçek ekonomi/ halkın ekonomisi görüşmelerde görünmez kılınıyor. 

***

Yaklaşık çeyrek yüzyıldır “iktidar” olanlara, bu yurdun yurttaşının “doymak istiyoruz” demesinden daha doğal ne olabilir? Bırakın doymayı, bırakın yoksulluğu, “açlık sınırı” altında kalan asgari ücretin her geçen gün “alım gücünü” bozduğunu bilmiyorlar gibi, daha da aşağıya çekmek için çaba harcıyorlar.  Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz kürsüye çıkıp şunları söyleyebiliyor, yurttaş için ne anlama gelmesi bekleniyorsa artık: 

“2025 yılının üçüncü çeyreği itibarıyla gayrisafi yurt içi hasılanın dolar cinsinden yıllıklandırılmış büyüklüğü 1 trilyon 538 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. Aynı dönemde kişi başına düşen milli gelirin yıllıklandırılmış tutarı yaklaşık 17 bin dolar düzeyine çıkmıştır. Yıl sonu için kişi başına milli gelir tahminimiz ise 17 bin 748 dolar olarak öngörülmektedir.” 

***

Yılmaz'ın verdiği rakamları, ulusal gelirdeki büyümeyi duyduğunda sevinmeyen var mı? Bana sorarsanız sevindim sevinmesine de, “hani nerede” diye de sordum da doğrusunu isterseniz! Onyedibin dolarlık kişi başı gelirden söz ediliyor. Kim alıyor bu onyedibin doları? Yıllık iki/ üç kişinin geçimi için uygun denilen emekli aylığı dörtbinaltıyüz dolar ediyor… İki çocuklu bir asgari ücretlinin yıllık aldığı altıbinüçyüz dolar… Kişi başını geçtik, bir aile yıllık onyedibin dolardan yararlanamıyor!

Eğer bu yükseliş gerçek ise, neden milyonlarca yurttaş bir öğün yemeğin derdine düşüyor? Neden üretici toprağına küsmüş, emekli geçinemez duruma gelmiştir? Bu denli gönençli bir ülkede, çevresel yıkım neden önlenemiyor? 

***

Gördünüz mü bilmiyorum… Bütçeyi savunması gereken “iktidar” partisinin milletvekilleri, konuşmalar sırasında salonu terk ediyor, oylama sırasında “evet” diyor; halkta bunlardan “kendileri” için çıkacak bütçe bekliyor! Gerçekten inanıyor musunuz; verdiğiniz vergilerin, çektiğiniz kaygıların, yaşadığını açlığın, ekemediğiniz toprağın, işsiz gencinizin, uğradığınız haksızlığın çözümünü bu sistemde görüyor musunuz?

Bu bütçe, bu toplantılar, bu gece yarılarına dek süren didişmelerin nedeni bu yurdun yurttaşı değil; neden? Bir milletvekili, torpille işe alımı savunup, çeyrek yüzyıllık özetini “eşi dostu alıyoruz, utanmıyoruz” yapıyorsa, bu bütçeden ne beklemeli ki halk? Emekli, emekçi, üretici, gençlik ne beklemeli? Emekliyi, çalışanı daha “daraltan”, genci daha da içine “hapseden” günler o denli yakın… 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —