İfral TURGUT

Tarih: 24.12.2025 09:32

İNTİHARDAN SONRA AMERİKAN KAMUOYU TEPKİSİ

Facebook Twitter Linked-in

Aaron Swartz’ın intiharı, Amerikan kamuoyunda büyük bir tepki doğurdu.  Halk, “Bu kadar ağır bir kovuşturma buna değer miydi,” diyordu.

Akademisyenler, yazılımcılar, gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının ilk tepkisi öfkeydi. Çünkü Aaron şiddet uygulamamıştı, maddi kazanç elde etmemişti, şikâyetçi kurum davadan çekilmişti. Buna rağmen devlet halkın gözünde davayı hukuki olmaktan çıkarıp ahlaki bir meseleye dönüştürmek için belirgin bir gayret sarf etmişti.

Halk ise devletin gereksiz bir şiddet uyguladığını düşünerek, “Devlet, sembolik bir zafer için bir genci ezdi,” kanaatindeydi.

Özellikle gençler, savcılığı acımasız, hukuku insansız, sistemi orantısız güç kullanan bir yapı olmakla suçluyordu. Oysa, o zamana kadar savcılığı, düzeni koruyan, toplumu savunan bir kurum olarak görüyorlardı.

Genel kanı ortaktı: Yasa aşırı sert uygulanmış, savcılar güç gösterisi yapmış, aldıkları karar adalet dağıtmaktan ziyade bir göz dağı niteliğine bürünmüştü. Gözdağı ama sadece Aaron’a mı? Aaron sadece bir bilgi özgürlüğü savunucusu olarak sadece, “Dijital çağın vicdanı” sayılabilirdi.

Elbette, aksini savunanlar da vardı. Onlar da, “Yasa yasadır. İhlal ettiyse bedelini öder. İyi niyet suçu meşrulaştırmaz,” diyorlardı.

Bazı köşe yazarları da, “Bu bir intihar değil, sistemin ürettiği bir ölümdür,” iddiasındaydı.

Siyasiler arasında çok ender görülen bir şey gerçekleşti: Demokratlar ve Cumhuriyetçiler aynı noktada buluştu. “Bu yasa reforme edilmeli, hukuk doğru uygulanabilir ama yine de adaletsiz olabilir,” dediler.

Bazı kaynaklar bu intiharın Amerikan hukuk sisteminde büyük değişiklikler yapılmasına sebep olduğunu söylüyor. Bu çok da doğru değil. Ama yine de, savcıların takdir yetkisinin sınırları ciddi biçimde sorgulandı. Suç ile ceza arasındaki orantısızlık kamuoyunun gündemine girdi.

“Bilgisayar Dolandırıcılığı Yasası” 1986’da kabul edilmişti. O tarihten beri internet ve dijitalleşme olağan üstü gelişti ve o yasa bugünkü durumu kapsayamaz oldu.“Aaron’s Law” (Aaron Yasası) adıyla bir yasa tasarısı hazırlandı. Ama bütün maddeleriyle henüz kabul edilmedi. 

ÇÜNKÜ… Galiba bilgiyi edinen, depolayan, saklayan, zamanı geldiğinde paraya tahvil edebilenlerin menfaatlerini de korumak gerekiyordu.

Her şeye rağmen Amerikan hukuk çevreleri bir çok şeyin yanında şu üç şeyi ciddi olarak tartışıyor. 

1.Bireyin vicdanı, devletin yasalarından önce gelmeli.

2.Hukuk niyeti değil, ihlali cezalandırmalı.

3.Bir yasa teknik olarak geçerli ama ahlaken yanlışsa, ona uymak zorunda değiliz.

BİZİ PEK DE İLGİLENDİRMİYOR AMA 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —