Oktay EROL

Tarih: 24.11.2025 12:09

KONAKKURAN, ŞİMDİ DE GAZİKÖYÜ’NÜN İLETİŞİM SORUNU

Facebook Twitter Linked-in

Bilişimin gücünü kullanmayan kim kaldı? Avustralya’da on altı yaş altına yasaklama girişimi bulunmuş olsa da, ülkemizde gördüğünü "yeni" anlayan çocukların elinde bile görmek olası telefonları. Bırakın yetişkinleri, her yaştan çocuğun elinde günümüzün bilişimle yoğrulan teknolojisi. Kimin nasıl yararlandığı bilinmemekle birlikte, artık herkesin "yol arkadaşı" telefondur!

Evden çıkılmasıyla birlikte "meraklar" telefonla gideriliyor. Açılmayan telefonlar çoğu zaman yakınlarının "acaba neden açmadı, başında bir durum mu var" sorularını da düşündürüyor. Toplumun durduk yerde ruh sağlığının bozulmasını bu olguya bile bağlayanlar vardır. Gizli bir şey yok artık! Güvenlik kameraları her yeri, her an, an an izliyor, kayda geçiriyor. Evden çıkıyorsunuz, dönüş için akıllı fırınlarda yemeğinizi pişirebiliyor, evde bir sorun olup olmadığını görebiliyorsunuz. İyi kötü orasını değil; bugün bu bilişim düzeninin var olduğunu belirtiyorum...

***

Peki, bilişim düzeninin bu denli yaygınlaşması için yurttaş neler yapıyor? Öncelikle, bu yol arkadaşı denilen aygıta sahip olmak gerekiyor. Yurttaş, gücüne uygun bir telefon satın alıyor; sıradan bir gereksinim değil, çağdaş yaşamın zorunlu bir parçası gibi görüyor onu. Ardından, bu telefonun yaşamsal gücü olan iletişim ağına edinmek için bir işletmeciye (operatöre) üye oluyor. 

İşte tam bu noktada, üreticinin ekonomik güvencesini zorlayan bir döngü başlıyor. İşletmecinin istediği bedel neyse, koşullar ne olursa olsun, yurttaşın baş kaldırma karşı çıkma şansı kalmıyor. Aylık kullanım bedeli, belirlenen paket fiyatı neyse onu ödemek, kabul etmek zorunda... Çevre dostu bilişim kullanmak için büyük bedeller ödeyen yurttaş, bu zorunlu iletişim için de bütçesinden önemli bir pay ayırıyor. Teknolojiyi kullanma gereksinimi, tüketim koşullarını değiştiremez bir buyruk durumuna getiriyor.

***

Ne yazık ki, teknolojiye erişimdeki bu yüksek bedeller, her yurttaş için kullanım güvencesi sağlamıyor. Geçtiğimiz hafta Feke’nin üç mahalleli Konakkuran Köyü’nde iletişimin ne denli zor olduğunu yazmıştım. Orada insanlar, biriyle konuşacakları zaman ellerinde telefonla köyün değişik yerlerine koşup duruyorlardı. Dağın tepesindeki vericinin üç ayı aşkın süredir, tüm bildirimlere karşın arızası sürüyordu. İşletmeciler köylünün yaşadığı zorluğu pek de umursamıyordu.

Şimdi, aynı sorun Kozan’ın onbeş/ yirmi kilometre uzağındaki Gazi Köyü’nde, on dolayındaki komşu köylerinde yaşanıyor. Köyle sıkça elektirik, telefon, internet kesintisi yaşanıyor; özellikle de internet, üstelik bu durum sıkça yinelenmesine karşın Türk Telekom altyapıyı iyileştirme konusunda adım atmıyor! Oysa üreticinin emeğini, ürününü değerli kılmak için bilişim, temel bir gereksinimdir. Teknolojiye erişimdeki bu eşitsizlik, kırsal alandaki üreticinin varlığını korumasını zorlaştırmaktadır.

***

İletişim ağındaki bu denli büyük aksaklıklar, üreticinin yaşamını olumsuz etkilerken, ne yazık ki yetkililerden başka bir söylem duyuluyor. Günümüzde gerek Ulaştırma Bakanlığı, gerek Türk Telekom, gerekse öteki işletmeciler 5G teknolojisinden söz ediyor. Bu yaşanan kesintiler, erişimsizlikler sürerken, 5G’nin ne anlama geldiğini yetkililerin herkese açıkça anlatması gerekiyor.

Bilişimdeki en hızlı, en gelişmiş ağ biçimi olan 5G için verilen sözler önemli; ancak dağ başındaki üretici telefonla konuşamazken, kentlerde bile internetin çekmediği yerler varken, bu yeni teknolojiyi konuşmak inandırıcı olmuyor. Temel gereksinimler sağlanmadan, gelişmiş bilişim sözü vermek, üreticinin varlığını koruma ilkesiyle çelişmektedir. Yetkililer, önce temel hizmetleri sağlamalı, sonra ileri teknolojinin ne getireceğini güvenilir biçimde aktarmalıdır.

***

Sonuç olarak, bilişim çağında teknoloji temel bir haktır. Yurttaş, pahalı telefonlar almak, yüksek aylık bedeller ödemek zorunda kalıyorken, buna karşın iletişim ağına kesintisiz erişimi güvence altına alınmalıdır. Konakkuran, Gazi Köyü gibi bölgelerde üretimin kesintiye uğraması, pazar bilgisine ulaşılamaması, yalnız o köylerin değil, tüm ulusun kırsal kalkınma geleceğini zedelemektedir. 

Ulaştırma Bakanlığı ile işletmeciler, 5G sözü vermeden önce, var olan altyapı sorunlarını çözmek zorundadır. Türk Telekom başta olmak üzere sorumlular, üreticinin alın terini gözeten, çevreye dost uygulamaların yayılmasına olanak tanıyan güçlü bir ağ kurmalıdır. Teknolojinin gücü, yalnız kentlerin değil, kırsaldaki her evin/ her tarlanın hizmetine sunulduğunda, gerçek anlamda bir ilerleme sağlanacaktır. Hakça erişim, bilişim çağının ilk kuralıdır. 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —