İfral TURGUT

Tarih: 15.12.2025 15:13

“NEET” YA DA “EV GENÇLERİ”

Facebook Twitter Linked-in

Kültürümüz yeni bir kavram kazandı: Ev Gençleri. Aslında kavram dünya için yeni değil. Kısaca NEET deniyor.  Yani Not in Education, Employment or Training kelimelerinin baş harfleri. Okula gitmeyen, istihdamda olmayan, kişisel gelişimi için de çalışmayan gençleri tanımlıyor. Türkçede bu kavram için “Ev Genci” sözünü bulunmuş.

Türkiye’de Son verilere göre,15–29 yaş aralığındaki genç nüfustan yaklaşık 4.700.000 kişi ne eğitimde ne de iş hayatında.  Bazı kaynaklara göre kayıt dışı istihdam da göz önüne alındığında bu sayı 5.000.000’a kadar çıkıyor. Bu rakamın bir çok Orta Avrupa nüfusundan fazla olduğu göz önüne alındığında korkunç bir sonuç. Çünkü bu nüfus üretime hiçbir katkısı olmadığı gibi, düzenli ve sürekli bir tüketici sınıfı. 

Batı Ev Gençliğini, oranın düşüklüğü, ekonomilerinin gücü, gelişmiş sosyal sistemleri sayesinde tolere edebiliyor. Ancak, ülkemizde bu durum artık hayati ve en öncelikli problemlerimizden biri.

“Ev Genci” olarak tanımlanan nüfusun işsizlik endişesi, gelecek kaygısı, umutsuzluk, sosyal izolasyon gibi ruhsal ve zihinsel baskılar yaşadığını da düşünecek olursak, en verimli çağında ne büyük bir insan gücünü heba etmek üzere olduğumuzu da anlarız. Ayrıca-çok kısa bir süre sonra- nasıl bir toplumsal psikoloji içinde olacağımız, nasıl bir toplumsal yapımızın olacağı konusu beni ciddi anlamda endişelendiriyor.

TÜİK raporlarına göre (hadi inanalım), 2025 yılında üniversite mezunlarının %25’i iş bulamamış; %56’sı aldığı eğitimin dışında işlerde çalışıyor. Bunların toplamı %81. Yeteneklerinin gerektirdiği işlerde çalışmayan insan işsiz sayıldığına göre demek ki, 2025 üniversite mezunlarının %81’i işsiz. Tüyleriniz ürpermiyor mu? Çünkü Türkiye’de üniversite diploması artık otomatik olarak “iyi iş” veya “alanına uygun işe” giriş garantisi vermiyor.

Ev Gençlerimizin geçimini aile desteği sağlıyor. Peki, aileler buna ne kadar dayanabilecek, ya da, aileler gidince ne olacak sorusunun ise cevabı yok. Ya da, ben bilemiyorum. Yine TÜİK’in Ev Gençlerinin çoğunun,  lise sonrası eğitim aldığını, hatırı sayılır kısmının üniversite mezunu olduğunu, bazılarının ise yüksek lisans mezunu olduğunu söylediğine göre, sorunun genellikle “eğitim eksikliği” olmadığını anlıyoruz. 

Bir de son dönemlerde, yıllarca emek, zaman ve para harcayarak yetiştirdiğimiz nitelikli bir nüfusu “Beyin Göçü” nedeniyle kaybediş gerçeğimiz var. Bu göç her an artan bir trendle devam ediyor. Ezbere bir şey söylememek için rakamları TÜİK’ten aldım. Buna göre,  2021-2023 dönemine yükseköğretim mezunlarının göçü, % 2’ye yükseldi.   2024-2025 dönemine ait rakam ise TÜİK’te yok. Olmasa ne olur, siz zaten biliyor, ya da tahmin edebiliyorsunuz.

Sevgili Dostlar, zaten bildiğiniz şeyleri tekrar ettim. Amacım nasıl bir gençliği kaybettiğimiz, eğer bir çare bulunmazsa, yakın bir gelecekte, kaç nesli de heba edeceğimiz konusuna dikkat çekmekti.

DİLERİM BU KAYIP,


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —