İfral TURGUT

Tarih: 11.11.2025 20:01

TEK ADAM

Facebook Twitter Linked-in

24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmış, yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı kabul edilmişti. 2 ay sonra, 13 Ekim 1923’de Ankara, Hükümet Merkezimiz oldu.

Artık, rejimin adı açıklanmalı, devlet başkanı da seçilmeliydi. O güne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak, devlet başkanlığını da Mustafa Kemal yürütüyordu. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler Lozan Antlaşması’nı onay için Türkiye’deki yeni rejimin adının açık şekilde ilan edilmesini istiyorlardı. Bunun için, İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve Meclisten güven oyu alacak bir kabinenin acilen oluşturulması gerekiyordu. 

28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal, bütün kabineyi Çankaya Köşkü'ne davet etti. Sofrada seçim heyecanı vardı, herkes birbirine bakıyor bir şeyler anlatıyordu. Mustafa Kemal tabağına hafifçe vurdu: "Efendiler," dedi. O da heyecanlıydı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç, mutlu bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu. "Efendiler, yarın Cumhuriyet'i ilân edeceğiz." Sofradakiler ilk şoku ve heyecanı atlattıktan sonra, büyük bir sevinç yaşandı. 

Mustafa Kemal uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasına devam etti: "Türkiye Devleti'nin hükümet şekli Cumhuriyet'tir. Bunu Anayasa'mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım."

İsmet Paşa ve Mustafa Kemal, o gece sabah ezanına kadar çalıştılar. Yorgun ama huzurluydular. İsmet Paşa o gece Çankaya Köşkü'nde kaldı. 

İşte, iç ve dış şartların doğurduğu bu hızlı gelişmeler sonucu, 29 Ekim 1923 akşamı Cumhuriyet ilân edildi. 

Artık bütün cihan çağdaş Türkiye ile tanışıyordu. Demokrasiye giden yol aydınlanmıştı. "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir," kuralı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez, vazgeçilemez ilkesi olmuştu. Demokrasinin bütün kurallarının zamanı geldikçe uygulanması, Türk milletinin, siyasal haklarını dilediği gibi kullanması, ülkede çoğulcu demokrasinin işlerlik kazanması, yeni Türkiye’nin, yeni yol haritası idi. 

Ancak çağdaşlaşmayı amaçlayan, büyük devrimlerin yapıldığı bu dönemde, muhalefet partileri iyi niyetlerine rağmen, aralarına katılan gerici çevrelerin, Cumhuriyet rejimini yıkmak isteyen fırsatçıların da gizli faaliyet odakları haline geldi. Bu yüzden, şartların henüz uygun olmadığı bir dönemde, çok partili rejim, ister istemez bir süre daha ileriye bırakıldı.

Demek istiyorum ki,

Bugünleri bize sağlayan gerçek Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi, bugüne kadar vatan uğrunda çalışan, göğsünü gere gere, ”Ne mutlu Türküm diyene,” diyebilen herkesi sevgiyle, saygıyla, minnetle selamlıyor, huzurlarında şükranla eğiliyor ve milletime bir kez daha O’nun sözleriyle haykırıyorum:

“Ey, yükselen yeni nesil, gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.”

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —