Anestezi Uzmanlarına eğitim
Manşet Haber 19.05.2013 20:57:05 0

Anestezi Uzmanlarına eğitim

Anestezi Uzmanlarına eğitim

Türk Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği (TARD) tarafından, Eğitimi Geliştirme  Kursları kapsamında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’nda “Anne ve Çocuk İstenmeyen Etkiler” modülü programı düzenlendi.

anestezi_adanaTARD Başkanı Prof. Dr.  Güner Kaya, kursun açılışında, bu tür eğitim çalışmalarını anestezist uzmanlarının  standartlarını  yükseltmek amacıyla gerçekleştirdiklerini söyledi.

Eğitim çalışmaları sırasında Avrupa Anestezi Derneği ile birlikte hareket ettiklerini ifade eden Kaya, eğitimde sürekliliği sağlamak amacıyla Adana’da  ‘’Anne ve Çocuk İstenmeyen Etkiler’’ modülü konusunu ele aldıklarını bildirdi.

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dilek Özcengiz de bu kursun fakültelerinde düzenlenmesinden büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek,   dekanlık olarak bu tür etkinliklere her zaman destek vereceklerini ifade etti.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde iki gün süren ve  ‘’Anne ve Çocuk İstenmeyen Etkiler’’ konusunun ele alındığı programa dernek üyelerinin yanı sıra 13 eğitmen ve 44 kursiyer katıldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°