Geçtiğimiz hafta açıklanan, “iktidarı” da biraz sarsan altılı masanın “anayasa taslağı” uzun süre konuşulacak diye düşünüyorum!
Konuşan politikacılar olacak, televizyon ekranlarının “her şeyi bilen” isimleri olacak, salon toplantılarının dışına çıkamayanlar da olacak…
Asgari ücretli, emekli; İçerisinde “kendinin” olmadığı kurulun alacağı kararın “yine” kendini dara koyacağını, “yine” daha eline zamlı aylık geçmeden çoğunun eritileceğini, “yine” bir önceki “alım gücünü” arayacağını düşünüyor olacak!
Yaşamına katkı sağlayacak “kararlar” karmakarışık kafasında! Pazara ya da markete çıkarken “temel gereksinmesini” alıp/ alamayacağını düşünüyor olacak;
“Anayasa taslağı” mı? Umurunda bile değil; kendine yetmek, doymak, yaşamak istiyor!
***
Birkaç gün önce CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in bir açıklamasını gördüm.
CHP’li Tekin, açıklamasında “Altı parti Türkiye genelinde kapı kapı gezip anayasa ve iş, aş, ekmek ilişkisini anlatacak. Bu düzen değişmeden ekmeğe muhtaç oluruz. Hukukun işlemediği yerde yolsuza hesap sorulmadığı bir yerde refah olmayacağını anlatacağız” diyordu!
Yanlış anlamadın kanımca; anayasanın, iş/ aş/ ekmek ilişkisi anlatılacakmış yurttaşa, dar gelirliye!
Bir an kendi mahallemi, pazara gelen/ geldiğinde birçok gereksinmesini sağlayamayan, ezik/ çürük ürünler için pazar sonunu bekleyen, istediklerini alamayacağından çocuğunu markete götüremeyen, ürünlerin çoğuna bakıp geçenleri anımsadım, tümünün yüzleri geçti önümden!
Söylenene göre, “temel gereksinmesini” sağlayamayan, ayrıca kışın soğuğunda ısınmakta zorlanan yurttaşlara “anayasanın, iş/ aş/ ekmek ilişkisi” anlatılacak!
Şaka mı bu ya?
***
Doyamayan, temel gereksinmelerini karşılayamayan bir topluluğa “anayasayı” anlatmak demek, hiçbir bakım yapmadan ekilen bir fidandan “verim” beklemek gibi bir şey olmalı…
Toprağı havalandırın, tohumu atın, sonra da arkanızı dönüp gidin; hiçbir akıl, hiçbir bilim, hiçbir olguları değerlendiren buradan “verim” beklemez! Doymayan, temel gereksinmeleri sağlanamayan, üstelik her geçen gün daha da artan yaşam zorluklarının altında ezilen yurttaştan da “iktidarın/ muhalefetin” dediklerini anlaması biçimindeki bir beklenti içinde olması yanlış!
“Tok aç olanı” anlamazmış ya; avazınız çıktığınca da bağırsanız, açlık içinde de kıvransanız, soğuğa karşı da zangırdasanız…
“İktidarı da muhalefet de” varsa koltuğunu sağlama almak peşinde; kimden olursa olsun, göstermelik yapılanları hem hoş bulmuyorum hem de yurttaşı oyalama yöntemi olarak düşünüyorum!
Yurttaşa “anayasanın, iş/ aş/ ekmek ilişkisini” anlatmak; sinirden güldürmeyin beni!
