ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTELERİ PERFORMANS SIRALAMASININ BİLİMSELLİĞİ VE ANLAMI NEDİR?
Manşet Haber 9.11.2020 21:05:51 0

ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTELERİ PERFORMANS SIRALAMASININ BİLİMSELLİĞİ VE ANLAMI NEDİR?

ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTELERİ PERFORMANS SIRALAMASININ BİLİMSELLİĞİ VE ANLAMI NEDİR?

Doğru kişi doğru yerde konuşlandırılırsa birçok sorun çözümlenmiş olur



YÖK tarafından 2017 yılında başlatılan Araştırma üniversiteleri 2019 yılı değerlendirme sonuçları açıklandı. “Yeni YÖK olarak tanımlanan” bu dönemde, yükseköğretim sistemine kazandırılan “İhtisaslaşma ve Misyon Farklılaşması Projesi” içinde yer alan “Araştırma ve Aday Araştırma Üniversiteleri” doğrultusunda son üç yıldır ülkemizdeki 206 Üniversite içinden önce 10 araştırma + 5 aday araştırma üniversitesi belirlenmiştir. 2017 ve 2018 yıllarından bu yana 11 Araştırma ve 5 Aday Araştırma Üniversitesi olarak değerlendirilmektedir. Proje kapsamında YÖK bünyesinde oluşturulan üniversitelerin performanslarını belirleyecek “İzleme ve Değerlendirme Komisyonu” belirli kriterlere göre sonuçları yıllık olarak açıklamaktadır. Buna göre, 2019 yılı verilerine uygun değerlendirme sonuçları 11 Araştırma ve 5 Aday Araştırma Üniversitesi için şöyledir:



Neden 11 Araştırma Üniversitesi? Ya Diğerleri?

Dünyanın en etkili ve başarılı 500 sıralamasında hiçbir Türkiye üniversitesinin olmaması nedeniyle, aşağıda 3 başlıkta 32 göstergede ülkemizdeki 11 + 5 aday araştırma üniversite projesi ile belirli üniversiteler öne çıkarılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda potansiyel üniversitelerin belirli düzeyde bütçe ve akademik eleman desteği ile araştırmada dünyayı yakalamaları hedeflenmektedir. YÖK’ün sadece 11 + 5 Üniversitenin bütçe ve kadro yönünden desteklenmesi arayışı içinde olmasına, üniversitenin tanımı ve felsefesine uygun görmememe karşın teknik olarak en azından belirli düzeyde kendini ispatlamış üniversitelerin gelişmesi için yaratılan çabayı da önemsiyorum.

Dünyada ilk 500 sıralamasında hiç bir üniversitemizin olmaması konusunda daha önce 6 yazı ile uzun uzun kendi penceremden de nedenleri yazmıştık. Bana göre konu ülkemizin belirlenmiş bir bilim politikasının olmaması, buna bağlı olarak üniversitelerin ve altındaki birimlerinin de planlanmış araştırma politikaları, hedefleri ve de izlenilebilirlik durumlarının olmamasıdır. Tabii üniversitelerin yüzlerce yılda kazandıkları kurumsal özerkliklerinin aşındırılmış olması başlıca nedenlerdendir. En yalın tanımı ile Üniversite, en üst seviyede eğitim verilen, araştırma yapılan ve bilgi üretilen kurumlardır. Aynı zamanda düşünsel boyutta bilinmeyenlerin araştırıldığı, sorgulandığı, felsefe ve sanatsal üretimlerin yapıldığı özerk kurumlardırlar. Üniversitelerin öğrencisi ve akademik elemanları ise eleştirel bakış açısına sahip, sorgulayarak ve irdeleyerek doğanın ve sosyal yaşamın yasalarını anlamaya çalışan ve bunu insanlık yararına dönüştürme bilgi ve becerisini kazanmış ve kazanmaya çalışan bireylerdir.

Bu eksenden bakınca “16 üniversite Araştırma Üniversitesi, diğerleri değil midir?” şikâyeti sıkça yapılmaktadır. Gönül ister ki her üniversitemiz kamudan amaçları, hedefler ve ürettikleri ölçüde bütçe alsınlar ve her yılsonunda da hesap verebilir olsunlar.



3 Başlık altında 32 gösterge kapsamında 2019 yılı performans değerlendirmesini aşan üniversiteler.

Araştırma Üniversiteleri Performans İzleme Endeksi çalışmalarını TÜBİTAK işbirliği ile yürütmektedir. Araştırma ve Aday Araştırma Üniversiteleri “Araştırma Kapasitesi”, “Araştırma Kalitesi” ve “Etkileşim ve İşbirliği” başlıkları altında 32 gösterge kapsamında değerlendirilmişlerdir.

“Araştırma Kapasitesi” başlığı değerlendirmesinde; “üniversitede bulunan bilimsel yayın sayısı, atıf sayısı, ulusal proje sayısı, ulusal projelerden elde edilen fon tutarı, uluslararası proje fon tutarı, ulusal ve uluslararası patent başvuru sayısı, ulusal patent belge sayısı, uluslararası patent belge sayısı, faydalı model/endüstriyel tasarım belge sayısı, doktora mezun sayısı ve doktora öğrenci sayısı” gibi kriterlere bakılmıştır.

“Araştırma Kalitesi” başlığı altında “Incites dergi etki değerinde %50’lik dilime giren bilimsel yayın oranı, Incites dergi etki değerinde %10’luk dilime giren bilimsel yayın oranı, ulusal bilim ödülü sayısı, öğretim üyesi-firma sayısı, öğrenci/mezun firma sayısı, YÖK 100/2000 Doktora Burs Programı öğrenci sayısı, TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı öğrenci sayısı, TÜBİTAK 1004 Teknoloji Platformu Projesi kapsamında alınan fon tutarı, bilimsel yayınların açık erişim yüzdesi, tezlerin açık erişim yüzdesi, dünya akademik genel başarı sıralamalarında ilk 500'e girme sayısı ve akredite edilmiş program sayısı” göstergeleri dikkate alınmıştır.

“Etkileşim ve İşbirliği” başlığı altında ise; “üniversite - üniversite işbirlikli yayın oranı, üniversite - sanayi işbirlikli yayın oranı, uluslararası işbirlikli yayın oranı, üniversite - sanayi işbirlikli patent belge sayısı, uluslararası işbirlikli patent belge sayısı, kamu fonları kapsamında üniversite-sanayi işbirlikli Ar-Ge ve yenilik projelerinden alınan fon tutarının ilgili proje sayısına oranı, kontratlı üniversite-sanayi işbirlikli Ar-Ge ve yenilik projelerinden alınan fon tutarının ilgili proje sayısına oranı, uluslararası öğrenci oranı, uluslararası öğretim üyesi oranı ve dolaşımdaki öğretim üyesi/öğrenci sayısı göstergeleri” dikkate alınmıştır.

Üç başlık altında Kapasite %25, İşbirliği %35 ve Kalite ise % 40 oranları üzerinde değerlendirilmiştir. Üç ana endeks kapsamındaki değerlendirmeler sonucunda aşağıda belirtilen Araştırma ve Aday Araştırma Üniversitelerimizin 2019 yılı toplam ve belirlenen 3 kapsam eksenindeki puanları ve öncelik sıralamaları aşağıdaki şekildedir:
Aday araştırma üniversitesi

Verilere göre Teknik üniversiteler in ilk 4 sırada yer almakta, sonra Tıp Fakültesi olan Üniversiteler gelmektedir. Ayrıca Türkiye’nin ilk 16 Üniversitesi arasında ciddi puan farklılığı görülüyor. ODTÜ toplamda 74.36 puan alırken Selçuk Üniversitesi 17.47 puanla nerdeyse 5 kat daha düşük bir puan almış bulunmaktadır. YÖK raporunda aynı Üniversitelerimizin 2017-2018 ve 2019 puanları karşılaştırılmış, çoğunlukla puanlarda 2017 yılına göre az da olsa yavaş bir artış görülüyor.


YÖK ilk beşte yer alan üniversitelere ek bütçe tahsis edildiğini belirtmiştir. Gönül ister ki 2019 yılının performansı en yüksek ilk 5 üniversite yanında diğer üniversitelere de performansları ölçüsünde destek ve ek bütçe verilsin. Hatta yukarıda belirtiği gibi bütün Üniversiteler üretimleri ve bölgesel gelişime katkıları oranında desteklensinler.

2019 yılı performans değerlendirme sonuçlarına göre “İstanbul Teknik, Ankara, Ege, Bursa Uludağ ve Çukurova Üniversitelerinin” de içinde bulunduğu 5 üniversite önceki yıla göre sıralamada yükselmiş olup üçü Aday Araştırma üniversitesi konumundaki Ege, Bursa Uludağ ve Çukurova Üniversiteleridir.

Çukurova Üniversitesi ilk 11’de Yer Alabilecek Potansiyel Aday Durumunda

Çukurova Üniversitesi 2017 yılında 19.81 puanla 14, 2018’de 21.15 puanla 15 ve 2019’da ise 13. sırada bulunmaktadır. Bu bağlamda son üç yıldır puanlarını arttıran Çukurova Üniversitesi potansiyel bir araştırma üniversitesi adayı olabilir. 2019 yılı verileri Çukurova Üniversitesinin kapasite geliştirmede 4.2 puan, kalite çerçevesinde ise 7.8 puan aldığını göstermektedir. Konu yeniden bütün olarak ele alınmalı, güçlü ve zayıf yönleri somut verilerle değerlendirilip araştırma kalitesi ve kapasitesinin arttırılma yolları araştırılmalıdır. YÖK 2011 yılı için etiket değişikliğine gidileceğini, en 11 Üniversite için “araştırma üniversitesi” unvanının ilanihaye taşınılacak bir etiket olmayacağını belirtiyor. Bu bağlamda daha rekabetçi bir ortamın oluşacağı gözlenmektedir. Bu durumda üniversiteler kendi durumlarını yeniden düşünmek ve değerlendirmek zorunda kalacaklardır. Başarı için daha iyi öğrencilerin Üniversitelerini tercih etmesi nasıl sağlanır, Yüksek lisans ve doktorada başarılı araştırma öğrencileri, YÖK 100/2000 bursları kazanımı nasıl artırılır, nitelikli akademik kadrolara nasıl sahip olunur, daha çok proje, araştırma patent alımı nasıl arttırılmalı konuları irdelenmelidir. Nitelikli dergilerde makale yayınlama konuları en çok önemsenen konular olarak çalışılmalıdır.



Sonuç itibarı ile başat Çukurova Üniversitesi olmak üzere puanlarını artıran Üniversitelerimizi kutluyor, emeği geçen araştırıcı ve yöneticilerine teşekkür ediyoruz. Daha iyi ve başarılı bir üniversite için başta özerk bir ortamda, özgür akademisyenler olarak, olanaklar geliştirilerek her birimizin bilime, sanata katkıda bulunduğu bir ortam sağlanmasını dilerim.

İletişim teknolojileri çağını yaşadığımız dünyada biricik tecrübe ve ölçüsü bilimsel bilgiye dayalı gelişmedir. Günümüzde matematik bilmenin önemi ortada. Bu bağlamda çağın gereği olan bilim-fen ekseninde gelişmek için ülkenin her yönüyle iyi eğitilmiş insanlarının yetiştirileceği ortamlar üniversitelerdir. Ülkemizin iyi yetişmiş, nitelikli, ülke gelişmesine katkı sağlayan bilim insanlarının çalıştığı çok sayıda üniversitenin yaratılması yönündeki çabaları destekliyorum. Türkiye’nin gelişerek Dünyada saygın yerini alıp koruması bilimsel üstünlüğüne ve bu anlamda lokomotif görevi gören üniversitelerine bağlıdır. Bunu başaracak insanımızın olduğuna inanıyorum. Yeter ki doğru kişi doğru yerde konuşlandırılsın.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°