Aratos Felsefe Okulu
Manşet Haber 24.05.2013 09:09:18 0

Aratos Felsefe Okulu

Aratos Felsefe Okulu

Türkiye’nin yerel seçimlere hazırlandığı bir süreçte Aratos Felsefe Okulu son dersinde “Şehri Biçimlendirme Kültürü” anlatıldı.

Aratos Felsefe Okulu öğrencileri arasında bir de Tarsus Belediye Başkan Aday Adayının da bulunması ilgi çekiciydi.

Adını Antik Çağ’da Tarsuslu filozof Aratos’tan alan ve 2004 yılından bu yana Tarsus’ta yayın Aratos dergisi geçen 2011’de başlattığı Aratos Felsefe Okulu, son dersini yaptı.

İlk dersini 2011 yılında Prof. Dr. Afşar Timuçin’nin verdiği Aratos Felsefe Okulu 2. dönemi geçtiğimiz günlerde kapattı.

Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir Plancılığından Yard. Doç. Dr. Tolga Ünlü, Aratos Felsefe Okulu’nun son dersinde “Şehri Biçimlendirme Kültürü” başlıklı dersini öğrenciler sundu.aratos_deri

Öğrencilere “Katılım ve Teşekkür Belgesi” Yard. Doç. Dr. Tolga Ünlü, Aratos Dergisi Yayın Yönetmeni Uğur Pişmanlık ve felsefe okulunun öğrencilerinden CHP Tarsus Belediye Başkana Aday Adayı Dr. Haluk Bozdoğan takdim etti.

Aratos Felsefe Okulu’nda, 2012-2013 eğitim döneminde felsefe, arkeoloji, tarih, resim, heykel, mimarlık, müzik gibi çeşitli alanlarda 12 ders gördüğü bildirildi.

Aratos dergisi kurucusu ve yayın yönetmeni gazeteci-yazar Uğur Pişmanlık konuya ilişkin olarak şunları söyledi, “Bir zamanlar Antik Çağın önde gelen kentleri arasında yer alan ve geçmişinde bilim, felsefe gibi konuların önemli bir yer tuttuğu Tarsus, yeniden felsefe ile yoğruluyor. Birçok filozofun yetiştiği Tarsus’taki felsefe okulları, dünyanın ilk üniversiteleri arasında sayıldığı bilinmektedir.

Bu nedenle Antik Çağ’daki Tarsus felsefe okulunu günümüze taşımak ve kentin bilim, sanat, edebiyat alanında gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla Aratos Felsefe Okulu’nu kurduk. İki yılda derslerimize çok sayıda çeşitli mesleklerden insanlar katıldı. Aratos Felsefe Okulu’nun öğrencileri arasında bir belediye başkan aday adayı da vardı. Bunun yanı sıra, Antakya Felsefe Akademisi’ni ve Silifke Senarkos Felsefe Okulu’nun kuruluşuna öncülük ettik ve oralarda de dersler verilemesini sağladık. Bu sürece değerli zamanlarını harcayıp emek veren hocalarımıza katkıları için teşekkür ediyoruz. Tabi ayrıca okulun öğrencisi tüm dostlarımıza da teşekkür ediyoruz. Aratos Felsefe Okulu’nun 2013-2014 yılı yeni dönem kayıtları Eylül ayında başlayacaktır”.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°