Evet, Kılıçdaroğlu’nun “sana söz, yine baharlar gelecek/ Sana söz, umut bitmeyecek/ Söz, söz” demesini anlamlı bulduğum kadar, milletvekili sıralamasında “partiliye” sorulmamasını “sorun” sayıyorum!

“Baharın” gelmesince, kiminle geldiğinin de önemi yok mu? Şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “sanırdım gündüzdü onlarla gecem/ içimde ümitti dost bildiklerim” dizelerini anımsadım! “Bahar” kiminle gelecek, gelecekleri kim belirleyecek, gelenler hangi uğraşı verecek gizemli değil mi?

“Baharın” yurttaş için denildiği gibi, “kiminle” olacağına da yurttaş karar verse olmaz mı, böyle bir düzenleme yapılması gerekmez mi, yurttaşı seçtiğiyle baş başa bırakmak gerekmez mi?

***

Burada “muhalefeti” yazıyorum, “iktidarı” yazacak yerlerim dikenli buturak içinde! Yirmibir yıldır yapmamış, yirmibir yılda sevindirmemiş, yirmibir yıldır yurttaşları ayrıştırış, en son “burası muhalefetin belediyesi” diyecek denli gözleri dönmüş, “bugün” ondört Mayıs seçimlerini kazanırlarsa yapacaklarını anlatıyorlar!

Tüm devlet olanaklarını kullanarak yaptıkları seçim çalışmaları arasında neler yok ki? Yıllardır açılmayan kadrolar açılıyor, geçtiğimiz yıl yaşanan onca salgın bungunluğuna karşın iki katın üzerine çıkarılan elektrik/ doğal ederlerinde indirime gidileceğinden söz ediliyor! Deprem bölgesinde kış aylarını çadır/ konteyner içine girmeden, üşüyerek/hastalanarak geçiren yurttaşlara bir yıl içerisinde bitirilecek konut temelleri atılıyor!

Bugün yarasını saramadığının, bir yıl sonra her yerine sarılmak gibi; eğer ortada bir şey kalmışsa…

***

Kuru soğanın bir adedine yapıştırılmış etikette üç lira yazıyordu! Domatesi, eti söylemekten yoruldum dersem doğrudur! Deprem bölgelerinde yaşananlara göz ucuyla bakıldığını da düşünüyorum! Yapılan “her şey” oy uğruna, yapılan her şey koltuk uğruna!

Bir yanda insanlar açlığa/ yoksulluğa/ evsizliğe karşı ayakta durmaya çalışırken, bir yanda partilerin listelerinde “iyi” bir sıralamada olabilmek için Ankara’da zaman harcayanlar, bir yanda eğreti/ özensiz bağlanmış inşaat demirleri üzerine harç dökerek tören düzenleyenler; bu ülkeye böyle “bahar” geleceğini, böyle yeni bir yüzyıla girilebileceğini düşünüyorlarsa eğer, yaşanan yüzyılın yıkımından da/ acılardan da/ beklentilerden de bir ders alamamışlar demektir!

Asıl kavga da “aday listelerinin” açıklandığı gün olacak; göreceksiniz!