ATO’da Menevşe Dönemi
Manşet Haber 3.06.2013 22:48:40 0

ATO’da Menevşe Dönemi

ATO’da Menevşe Dönemi

Adana Ticaret Odası’nın geride bıraktığı seçim sürecinin, yeni hizmetler için taze kan kazanması olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, “Seçimin kazanan ve kaybeden tarafı yoktur. En önemli gerçek Adana Ticaret Odası’nın seçimlerden güçlenerek çıktığıdır. ATO Meclisi olarak bundan böyle tam bir birlik ve beraberlik ruhu ve hizmet aşkıyla Adana ve bölgemizin gelişimi için tek bir vücut gibi çalışacağız” dedi.

menevse_mazbataAdana Ticaret Odası’nın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe, Seyhan 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya’dan mazbatasını aldıktan sonra yazılı bir açıklama yaptı. Menevşe, kurulduğu 1894 yılından bu yana geçen 119 yıl süresince Adana, Çukurova ve ülke ekonomisine önemli kazanımlar sağladığı gibi, sosyal ve kültürel hizmetlere de imza atarak yörenin vazgeçilmez bir kurumu kimliğini kazanan Adana Ticaret Odası’nın seçim sürecinin, tarihi bir katılım yaşanmasına karşın adına ve tarihine yakışan olgunlukta, sakin, seviyeli ve demokratik bir ortamda tamamlanmasından büyük mutluluk duyduklarını söyledi.

Önümüzdeki dönemde birlik ve beraberlik ruhuyla kent ekonomisinin geliştirilmesi, istihdamın ve ihracatın artırılması, kentin ekonomik potansiyelini etkin biçimde geliştirilmesi, Adana Ticaret Odası’nın üyelerine ve kente daha kaliteli hizmet vermesinin sağlanması için çaba göstereceklerini vurgulayan Atila Menevşe, kendisini bu göreve layık gören ATO camiası ve Adana iş dünyasına teşekkür ederken, önemli bir sorumluluğu devraldıklarının bilincinde olduğunu da söyledi

“ATO’da hizmetlerin devamı bakımından şeklen yönetim değişimi yaşandığını, uzun yıllar Meclis Üyesi, Yönetim Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak hizmet verdiği Adana Ticaret Odası’nda önümüzdeki süreçte de Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla görev yapacak olmanın gururunu ve heyecanını yaşadığını” belirten Atila Menevşe, bu sürecin, “Hizmet bayrağının el değiştirmesi” olarak kabul görmesi gerektiğini ifade etti.

Menevşe, yazılı açıklamasında daha sonra şu görüşlere yer verdi:

“Önümüzde yeni bir hizmet dönemi bulunmaktadır. Yeni dönemde ATO Meclisi olarak tek bir vücut halinde, Adana’daki tüm Oda ve sivil toplum örgütleriyle uzlaşı içerisinde hareket ederek Adana ve bölgemizin menfaatleri doğrultusunda önemli hizmetlere imza atacağımıza inanıyorum. Adana’nın en büyük sivil toplum kuruluşu konumundaki Adana Ticaret Odası olarak, daha iyi yönetilen, merkezi hükümetten aldığı payı artıran ve daha yaşanılabilir Adana’nın oluşmasının, herkesin elini taşın altına koymasıyla mümkün olacağını düşünüyor, tüm çalışmalarımızı bu yönde sürdürüyoruz. Adana Ticaret Odası son derece büyük bir camiadır ve ülkemizin önde gelen saygın kurumlarından birisidir. Odamız bugün olduğu gibi gelecekte de, ülkemize ve bölgemize hizmet veren güzide bir kurum olabilme kimliğini her zaman koruyacaktır. Bu vesileyle Odamıza tarihsel süreç içerisinde hizmet vermiş olan herkese teşekkür ediyor, bugün aramızda bulunmayan büyüklerimizi de minnet ve şükranla anıyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°