Avukat ve Hekimler şiddeti görüştü
Manşet Haber 7.11.2012 10:34:00 0

Avukat ve Hekimler şiddeti görüştü

Avukat ve Hekimler şiddeti görüştü

Adana(Ulus)--Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ve Genel Sekreter Dr. Halit Atik,   Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık ve Yönetim Kurulunu ziyaret etti, ziyaretti, son dönemlerde doktor ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet konuşuldu.

Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten,  her türlü hukuksal ve adli süreçte  Baro'nun ve avukatlık mesleğinin önemini vurgulayarak, Baro başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerine yeni görevlerinde başarılar diledi. Dr. Ökten, son dönemlerde mesleki olarak yaşadıkları en büyük sorunun şikâyet ve şiddet olduğunu belirterek  Baro’dan ve avukatlardan bu konularda hukuki süreçte yardımcı olmalarını istedi. Dr. Ökten, şöyle konuştu:

 

İNSAN YAŞAMI ÖNCELİĞİMİZ

“Her geçen gün hekimlere yönelik giderek artan şikâyetlerin fazla olması ve bu konulardaki maddi ve manevi tazminatların yükselmesi bizleri rahatsız etmektedir. Hastaların sağlık sisteminden memnuniyet belirtmelerine rağmen bu hizmeti yapan hekimlere yönelik giderek artan şikâyet ve şiddete yönelmeleri anlaşılır değil. Bunun sistemle ilgili bir sorun olduğunu düşünüyoruz.”

Dr. Ökten, açlık grevleri veya ölüm oruçlarının ağır bir insani, toplumsal, hukuki ve sağlık krizi olduğunu belirtti. Hekimliğin  insan yaşamını her türlü kavram ve kaygının ötesinde ele alarak, değerler sisteminin merkezine yaşamı ve sağlığı koyarak şekillendirdiğini, her zaman insan yaşamını öncelediklerini, sorunun en kısa zamanda çözümlenmesi gerektiği, bu konuda her türlü yardıma hazır olduklarını belirtti. Ancak bugüne kadar Adalet Bakanlığı’ndan mahkûmların sağlık durumlarını değerlendirmek için istedikleri iznin bir türlü verilmediğini, mahkûmların sağlık durumlarından ancak avukatlar sayesinde bilgi aldıklarını ifade etti.

 

TOPLUMSAL DUYARLILIK

Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık,”Adana’daki demokratik kitle örgütlerinin ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının gerek Adana’nın yerel sorunlarında,  gerekse Türkiye’nin ulusal sorunları konusunda  görüşlerini açıklamalı, bunları ortaya koymalı ve bu doğrultuda geliştirilebilecek bir işbirliği varsa bu kapsam içerisinde çalışılması gerekir. Adana Barosu olarak bu konularda her türlü yardımı vermeye hazırız” dedi.

Türkiye’nin gündemini 8 haftadır önemli bir şekilde meşgul eden açlık grevleri konusu olduğunu belirten Av. Çıtırık, cezaevi konusundaki açlık grevlerine ya da ölüm orucuna yönelen insanların taleplerinin  ayrı bir konu başlığında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Çıtırık, “Ancak  insanı yaşatmak üzerine mesleğini ifa eden Tabip Odalarının  ve yine insanın anayasa da veya evrensel beyannameyle güvence altına alınmış yaşama hakkı için mücadele eden Baroların bu konuda işbirliği geliştirmeleri çok doğaldır. Bu anlamda Adana Tabip Odasının değerli yöneticilerinin yapmış olduğu ziyaretten son derece memnunum. Bu memnuniyetimi ben de kendilerini ziyaret ederek, toplumsal durumlarda duyarlık gösterme anlamında işbirliğini sağlamak için gerekeni yapmaya çalışacağız. Son günlerde gündemde olan açlık grevi ve ölüm oruçları konusunu da birlikte değerlendirmek istiyoruz” diye konuştu.

Ziyarette, Başkan Yardımcısı Av. Murat Loğoğlu, Genel Sekreter Av. Veli Küçük,  Sayman Av. Ümit Büyükdağ Özdemir ile üyeler Av. İmran Gönen ve Av. Zehra Bulut da hazır bulundu.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°