Ayağa gelen kısmet!

Ayağa gelen kısmet!

Yok böyle bir şey...

Kısmet ayağınıza kadar geliyor...

Siz elinizin tersiyle itiyorsunuz...

Yenerseniz Süper Lig’e bir adım daha yaklaşıyorsunuz...

Puan kaybederseniz, Osmanlı muradına erecek...

Samsunspor karşısında öyle bir futbol oynuyorsanız ki ne diyeceğimizi bilemiyoruz...

Tamam...

Tekmeye kafa giriyorsunuz...

Hırslısınız...

Azimlisiniz...

Bunlar yetmiyor...

Akıllı futbol oynamak gerekiyor...

Aldığın topu kaptırmamak lazım...

Peki siz ne yapıyorsunuz?..

Özellikle Umut Gündoğan ayağına gelen topu ya rakibine kaptırıyor...

Ya da ayağına gelen topu arkadaşına aktaracağına, rakip takımın oyuncusuna ikram ediyor...

Bu kadar “Akılsızca” bir futbol oynanır mı?..

Sahanın en tecrübelisi gençlerin içerisinde “En yaşlısı” Hurşut Meriç...

32 yaşındaki Hurşut Meriç, sahanın en yaşlısı, ama en çok koşanı bu futbolcu...

Diğer futbolcular Hurşut’un yarısı kadar mücadeleci bir oyun sergilese Samsunspor’a yenmek zor olmayacak...

Gelelim karşılaşmanın hakemine...

Demirspor atak geleştiriyor, hakemden “Düt” sesi...

“Ne oldu hocam”, “Faul...”

Eyvallah...

Yine atak, hakemden yine “Düt” sesi...

Bu sefer ne oldu...

Yerde Samsunlu futbolcu yatıyor, maçı durdurup atağı kesiyor...

Ona da eyvallah...

Samsunsporlu oyuncular faul yapıyor hakemden “Düt” sesi duymuyoruz...

Demirsporlu futbolcu ikili mücadelede rakibi yerde yine “Düt” sesi...

Yine ne oldu...

“Faul yaptın al sana sarı kart...”

Samsunsporlu oyuncu Demirsporlu oyuncuya faul yapıyor yine “Düt” sesi duymadığımız gibi sarı kartta çıkmıyor...

Geldik Samsunspor futbol takımına...

Mübarek sanki şampiyonluk maçına çıkmış...

Osmanlıspor karşısında “Süt dökmüş kedi” gibi olan Samsunspor, Demirspor karşısında “Aslan” kesiliyor...

Bu da şu demek oluyor...

Takıma göre mücadele...

Ve geldik Adana Demirspor taraftarına...

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir taraftar topluluğu yoktur...

Zirve mücadelesi veren takımı puan kaybediyor, yine de tribünlere çağırıp alkışlıyorlar...

Peki bunun karşılığı ne olmalı?..

Taraftarların tempo tuttuğu gibi;

“Osmanlıspor’u yenmeden Adana’ya dönmeyin...”

Zaten Osmanlıspor’a yenilirse, Süper Lig Adana Demirspor için hayal olur...

Hüseyin SUNGUR

4.05.2015 22:45:12

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI