<strong>AYAKKABI YALAMAK</strong>

<strong>AYAKKABI YALAMAK</strong>






Duyunca ürperdim, tüylerim diken diken oldu. Bir insan bu kadar nasıl küçülebilir; kendini aşağılayabilir? Ne uğruna? Tamam yalakalık meslek oldu ama bu yalakalığı çok aşan bir şey. Kimdir bu adam, nasıl bir aileden geliyor, neler yapmış. Bir araştırayım, dedim.





Ordu Milletvekiliymiş.Bir televizyon programında coşmuş ve Biz Tayyip ağabeye ihaneti bırak, sırtımızda taşımamız lazım. Yani ayakkabısını elimizle yalamamız lazım'  demiş.





1953 yılında doğmuş. Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirmiş. Göğüs Cerrahisi uzmanı olmuş. Daha sonra, İstanbul Bezmiâlem Vakıf Gureba Hastanesinde  . başhekim yardımcılığı ve başhekimlik yapmış. 2018 genel seçimlerinde Ordu milletvekili seçilmiş. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu başkanlığı yapmış.





Az kariyer değil yani. Acaba Mecliste ne yapmış diye baktım ki ,hiç de boş durmamış ve bu arada fırsat buldukça ipe sapa gelmeyen demeçler vermiş, zırvalamış. İşte birkaç örnek:






  • 2022'de dokunulmazlık dosyası, TBMM Başkanlığı'na sunulmuş. Başhekimlik yaptığı dönemdeki bir ihalede bir şeyler olmuş galiba.




  • 2018’de   TRT’de bir programda  Sağlık Bakanlığı'nın acil olmayan durumlar dışında ameliyat yapılmaması konusunda fikrini söylerken meslektaşlarını aşağılamış ve başhekimler için,” Bir takım aklı evveller, bunlar sopalık,'  demiş.




  • Yine başka bir programda, döviz kurlarının yükselmesini, dış güçlere bağlayarak,,     “Cumartesi günü Fatsa’da beş tane kahve gezdim. Hiçbir kahvede, ‘Neden bu kadar zam geliyor, demediler. Konuştuk, bayağı sohbet ettik. Görülüyor ki, vatandaşlar da bir şeyleri biliyor, farkında,” ifadelerini kullanmış.




  • 2021 yılında, bir nikahta almış mikrofonu eline 'Sayın cumhurbaşkanımızın sünnetini yerine getirmeden defteri vermek istemiyorum,' demiş.(Ne demekse.)




  •  2023 seçimleri ile ilgili olarak, “Biz Elhamdülillah Müslümanız. Bugün geldik, yarın gideceğiz. Gittiğimizde de yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. Zannetmeyin ki, ben verdiğim oyun hesabını vermeyeceğim. Siz daha fazla vereceksiniz,”demiş




  • Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ,  “Yalama Şenel Yediyıldız’ın yeğeni Tuğg. Numan Yediyıldız FETÖCÜ. Darbe başarısız olunca Yunanistan’a kaçtı. Şenel ise AKP’den gizli ortak olarak yol ihaleleri aldı. Şenel sen bırak yalamayı Tayyip’in ayakkabılarını yemelisin,”  deyince, FETÖCÜ Tuğgeneral Numan Yediyıldız’ın yeğeni olduğunu doğrulamış.




  • Ve bu sözler üzerine öyle bir savunma yapmış ki, Sokrates’i acemi çıkarmış. Demiş ki,“Ben bu ifadeleri bir yerel televizyonda konuştum. Ve benim konuştuğum ifadeler, yerel ifadelerdir. Bizim yöremizde insanların rahatlıkla kullandığı ifadelerdir. Bu ifadenin arkasında herhangi birisine hakaret yoktur... Türkiye Cumhuriyeti’nin başında dimdik durduğu için bu yerel ifade kullanılmıştır.”  





Helal be arkadaş, hep böyle dik dur. Yöreni de iyi temsil ediyorsun. Maşallah beş tane de kahve gezmişsin; ayaklarına sağlık. Oralardan aldığın bilgilerin hepsi doğru ve bilimseldir. O karayolları ihalesi de önemli değil. Artık alıştırdınız bizi. Ama küçülmeyin bu kadar.





 Sen bu işlerde henüz çok acemisin. Bak o cenahın tecrübelisi Mehmet Metiner ne diyor: “Reis’e sadakatin bir adabı ve yordamı var.” Konuş onunla, yol yordam öğren.





 Yazık… Çok yazık. Sen her şeyi göze almışsın. Eşine de hiç acımıyorum çünkü o bunları onaylamasa, sen de bunları yapamazsın





AMA O İKİ ÇOCUĞUNA YAZIK.






  • ONLARA NASIL BİR MİRAS BIRAKTIĞININ FARKINDA MISIN?



25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

25.01.2023 01:07:05

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI