AYIŞIĞI SONATI

AYIŞIĞI SONATI






Beethoven Saray Korosunda çalışıyordu. Magdelena da öyle. Açılmak istedi Magdelena’ya. Ve hayatının ilk tokadını yedi. “Seni sevdiğimi de nereden çıkarıyorsun? Bir kere sen daha çocuksun. Yaş olarak kastetmiyorum. Kafa bakımından. Aptalın birisin. Üstelik de çirkinsin,” demişti Magdelena.





Tokat buydu. Bir genç için bundan ağır tokat olabilir mi? Sarsıldı Beethoven. Uzun süre kendine gelemedi. Sonra da, karşılık bulamadığı aşkının acısını müzikten çıkarmaya karar verdi, Beethoven. Profesyonel müzik hayatı da bundan sonra başladı.





Yaratıcılıkla aşk arasında nasıl bir bağlantı var acaba? İyi bir aşık mı büyük eserler yaratır, ya da acı çeken, çektirilen mi? Belki her ikisi de. Beethoven aşk hayatında reddedildikçe hep büyük eserler yarattı.





26 yaşına geldiğinde, kulaklarında uğultu ve çınlama duymaya başladı. 30 yaşında çocukluk arkadaşı bir doktora açtı derdini. Çaresi yoktu. Sağır oluyordu. Kimselere söyleyemedi. Kariyerinin mahvolacağından korkuyordu. İki yıl boyunca tüm sosyal hayattan, insanlardan kaçtı.





Giulietta Guicciardi; Milanolu, kültürlü bir ailede yetişmiş, 17 yaşın tüm güzelliklerini taşıyan, son derece çekici bir kızdı. Çevresindeki her erkek cazibesine kapılıyordu. Beethoven ise, 31 yaşına gelmiş, içindeki boşluğu müzikle doldurmuş, ünü her gün artan bir besteci olmuştu. Sanat hayatında dev adımlarla ilerliyordu.





Ders almak istemişti Giulietta. Beethoven da kabul etti. Tutkulu bir aşk başlamıştı aralarında. Ya da, Beethoven öyle zannediyordu. Çünkü arkadaşına yazdığı mektupta;





-“Şimdi biraz daha hoş bir hava içindeyim. Ara sıra topluluklar içine karışmayı göze alıyorum artık. Onu seviyorum. O da beni seviyor,” diyordu.





Giulietta’a da ateşli ve tutku dolu mektuplar yazıyor, karşılığını da alıyordu. Ama Giulietta birden bir Kontla evleniverdi. Yıkıldı, Beethoven. Dünyayla ve insanlarla kurduğu bir ilişki daha çökmüştü.





Artık, aklında hep ölüm vardı. Yemiyor, içmiyordu. İmdadına yine müzik yetişti. Müziğe duyduğu aşkla, kadınlara duyduğu aşkı bastırmaya çalışıyordu. Hayatına bir kadın daha girer gibi oldu. O da, geldiği gibi gitti.





Kardeşi öldü bu arada. Beethoven da onun çocuğunu aldı yanına. “Ben evli değilim... Karım yok. Ama ben de babayım,” diyerek teselli olmaya çalışıyordu. Ancak bu da çare olmadı. Hastalandı. Sanki iyileşmek de istemiyordu. 26 Mart 1827 günü hayata veda etti. Kimse acımayınca, o kendine acımıştı. Bir mektup bıraktı ardında:





-“Zavallı Beethoven... Zavallı Beethovencik... Bu dünyada senin için mutluluk yok. Huzuru ve mutluluğu sen ancak kafanın içindeki dünyada bulabilirsin,” diyordu.





Öldüğü gün, Schubert, şöyle dedi masa arkadaşlarına:





-“Kadehimi, Beethoven’in ve bir de içimizden onun arkasından ilk gidecek olan kişinin şerefine kaldırıyorum.”





Hayatının kadını Giulietta idi. Kendisini neden terk ettiğini yıllar sonra öğrendi. Ailesi öyle istemişti.





Öldüğünde, dolabından Giulietta’ın kendisine yazdığı aşk mektupları çıktı. Bir de bir şey daha: Çağlar boyu ihtişamını yitirmeyen AYIŞIĞI SONATI. Giulİetta ile yarım kalan aşkının notalara bürünmüş hali. Sağırken bestelemişti. Kulaklarıyla değil, kalbiyle duyarak.





BENDE SÖZ BİTTİ, DOSTLAR.





• SÖZ SİZİN…



İfral TURGUT

7.06.2023 23:23:56

YAZARLAR


ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE

“TEBRİK ÇİÇEKLERİNİZ BURS OLSUN”

Ç.Ü’DE “REKTÖR-ÖĞRENCİ BULUŞMASI”

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA  HALUK LEVENT KONSERİ

HÜSEYİN SUNGUR YAZDI/ NİSAN’DA ADANA BİR BAŞKA GÜZELDİR!

İFRAL TURGUT YAZDI/HİÇ BİR DİKTATÖRLÜK HİKÂYESİ MUTLU SONLA BİTMEZ