Ayşenur Arslan  Ödülünü Aldı
Manşet Haber 25.07.2013 21:16:12 0

Ayşenur Arslan Ödülünü Aldı

Ayşenur Arslan Ödülünü Aldı

aysenur_arslantgcKarşıyaka Belediyesi’nin İzmir Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte verdiği “2013 Basın Özgürlüğü Ödülü” “yazdıkları ve muhalif duruşları nedeniyle işsiz kalan gazeteciler” adına usta gazeteci Ayşenur Arslan’a verildi. Ödülünü Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel’in elinden alan Ayşenur Arslan, “Bu ödülü yazdıkları, konuştukları için cezaevine atılan ya da işsiz bırakılan gazeteciler adına emaneten ve sembolik olarak alıyorum” dedi.

Basın ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamanın toplumsal boyutta pek çok kısıtlama ve özgürlüğün yok edilmesi demek olduğunu belirten Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak “Gazeteci bilgilendirir, öğretir, nabza göre şerbet veren değil olup biteni anlatır. Bu nedenle iktidarların hep baskısı altında kalmaktadır. Biz artık gerçekleri görmek istiyoruz.  Bizlerin gerçekleri görebilmesi için mücadele edenlerin yalnız olmadığını bilmelerini istiyoruz. Bu ödül onların yalnız olmadıklarının bir simgesidir. Son 10 yılda iktidara kafa tutan gazetecilerden yüzlercesi işsiz kaldı. Bu yıl ödülümüzü almaya hak kazanan Ayşenur Arslan’da bu uğurda simge olmuş bir isimdir” diye konuştu.

ÖDÜL DİZ ÇÖKMEYEN GAZETECİLERE

Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel de konuşmasında Ayşenur Arslan’a  birçok ödül verilmesi gerektiğini belirterek şöyle dedi:

“Gazetecilik ve televizyonculukla hiçbir ilgisi olmayan, kendi gemisini yürütmek için medya araçlarını birer silah olarak kullanan patronların bu iktidar karşısında diz çöktüğü bir ortamda bu ödülü sevgili Ayşenur Arslan’a vereceğiz. Arslan düşündüklerini söyleyebilen ve yazabilen ender insanlardan biridir. Abdülhamit’in 1908’de kaldırdığı sansürün bugün katmerlisi uygulanıyor. O dönemde padişahlık vardı, bu dönemde ise nasıl bir yönetim olduğu anlaşılamıyor. Ancak iktidara ters düşen gazeteciler hapislere atılıyor, işlerine son veriliyor.”

 “SANSÜR VE OTOSANSÜR ÇOK NET ”

Ödülünü aldıktan sonra teşekkür konuşması yapan gazeteci Ayşenur Arslan da,  şunları söyledi:

“Bu ödülü yazdıkları, konuştukları için cezaevine atılan ya da işsiz bırakılan gazeteciler adına emaneten ve sembolik olarak alıyorum. Başbakan Erdoğan cezaevinde olan gazetecilerin bir tekinin ismini dahi bilmiyor. Ona kalırsa hepsi terörist.  Bu ülkeyi yönetmeye talip olan iktidardaki insanlar bu isimleri bilmiyor ve bilmek istemiyor. Medya  bildiğinizden daha kötü ve utanç verici bir durumda. Çok net otosansür ve sansür var. Çok çirkin. Bunları uygulayanlar, yynada yüzlerine nasıl bakıyorlar anlamıyorum.”

 HALK GERÇEKLERİ ÖĞRENMELİ

Törende konuşan Haluk Şahin tepki koyacak kişinin bir birey olduğunu belirterek “İzmir’de olmak güzel, insanın morali düzeliyor. Gazetecilik mesleğinin insanı rezil ettiği bir dönemi yaşıyoruz. Ayşenur Arslan bireysel tepkisini koyabilen ender insanlardan biridir” dedi.

Geçtiğimiz yıl tutuklu gazeteciler adına ödülü alan Nedim Şener’de konuşmasında yaşanan baskıları anlatarak “Cezaevinden çıktığımda her şeyin değişeceğini sanmıştım. Artık tencere tava çalan da terörist ilan ediliyor. Gelecek yıl bu ödülü belki de tencere, tava çaldığı için Ayşe teyze alacak. O kadar otoriter bir iktidar var ki yandaşların dışında ses duymak istemiyor“ diye konuştu.

“Biz halkın gerçekleri öğrenmesi için mücadele ediyoruz” diyen Uğur Dündar’da konuşmasında sadece halkın önünde eğilebileceğini belirterek şöyle dedi: “Günümüzde artık basın hür değildir, sansür edilebilir anlayışı yerleşmeye başladı. İktidar hırsı bu kutsal Ramazan ayında bile insanları muhbir yapmaya yönlendiriyor, kin ve nefret tohumları ekiyor. Başbakan yakında bir kampanya başlatacak üç tencere tava çalanı ihbar edene bir tava bedava diyecek.”

Gezi olayları sırasında ülkede yaşananlar yerine penguen belgeseli yayınlayan televizyonlara atfen sahnede maket penguenler konuldu. Soğuk Heykel Atölyesi sanatçıları ise sansüre uğrayan basını temsil eden üyeleri ile ayrı bir renk kattı. Ayağından zincirli barış güvercini plaketi şeklindeki 2013 Basın Özgürlüğü Ödülü Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ile Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyet Başkanı Atilla Sertel tarafından Ayşenur Arslan’a verildi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°