BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRECEK ÖNERİLER
Manşet Haber 15.09.2020 09:29:56 0

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRECEK ÖNERİLER

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRECEK ÖNERİLER

Son dönemde herkes bağışıklık sistemini güçlendirecek yollar arıyor. Limon, portakal, bergamot gibi bitki kabuklarını kaynatıp tüketmenin yararlı olabileceğini söyleyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, özellikle kronik hastalığı olanlar ve gebeler gibi özellikli gruplarda yer alan kişilerin bu ürünleri tüketmeden mutlaka hekimlerine danışmaları gerektiğinin altını çizdi.

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, hastalıklardan korunmak için bağışıklık sisteminin sadece hastalık döneminde değil, her zaman güçlü tutulması gerektiğini söyleyerek, vücut direncini güçlendirmeye yardımcı olacak gıdalarla ilgili bilgi verdi.

“C VİTAMİNİ VE ÇİNKO İÇERİKLİ GIDALARI TÜKETİN”

Bağışlık sistemini güçlü tutmak için doğru beslenmenin önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, “C vitaminli ve çinko içerikli gıdaları daha fazla tüketmek doğru. C vitamini bakımından zengin olan zencefil ve zerdeçalın bağışıklık güçlendirici etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Halk arasında da zencefil ve zerdeçalın bal ile karıştırılarak tüketildiğini görüyoruz. Yeşil çay tüketiminin artırılması önemli. Yeşil çay hem bir antioksidan, hem iyi bir bağışıklık düzenleyicidir” ifadelerini kullandı.

Limon, portakal, bergamot gibi bitkilerin kabuklarını kaynatıp tüketmek gerektiğini vurgulayan Kantarcı, “Bitki kabuklarında çok güçlü polifenoller vardır. Bu polifenoller virüslerin aktivitelerini olumsuz yönde etkiler ve virüsün hücre içerisine girmesini engeller. Bu bitki kabuklarından bazıları limon, portakal, bergamot kabuklarıdır. Bu kabukları birkaç dakika kaynatarak elde edeceğimiz içeceğe biraz bal eklersek, bağışlık sistemini güçlendirecek bir karışım elde etmiş olursunuz” dedi.

“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEDE EN ÇOK KULLANILAN GIDA ‘BAL’”

Doğal bal kullanımının da bağışıklık açısından önemli olduğuna dikkat çeken Kantarcı, şunları söyledi: “Bağışıklık güçlendirmek için en çok kullanılan gıdalardan biri de bal. Bu süreçte doğal bal kullanımı önemli. Yine tükettiğimiz havuç, sarımsak, limon ve roka gibi gıdalar bağışıklığı güçlendiren ve antioksidan etkileri çok yüksek olan gıdalarıdır. Bu gıdaların kiminin virüsün giriş yollarını engelleyici etkileri, kiminin de direkt virüs üzerine etkileri söz konusudur.”

“GEBELER ZENCEFİL KULLANIRKEN DİKKAT ETMELİ”

Her gıdayı yeterli miktarda kullanmak gerektiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Kantarcı “Tüketilen besinlerin hangi sıklıkla ve ne dozda kullanılacağı önemlidir. Örneğin zencefil, bir çay kaşığını dolduracak şekilde tüketilmelidir. Zencefilin bal veya limonla tüketimi de önemlidir. Ama her şeyden önce önemli olan dengeli ve sağlıklı beslenmektir. ‘Ben günde iki çorba kaşığı zerdeçal içeyim, bana virüs bulaşmasın’ diye bir gerçeklik yok. Bu gıdaları belli aralıklarla tüketmek gerekir. Çünkü gıdaların ve bitkilerin de ilaçlar gibi olumlu etkileri olduğu kadar olumsuz etkileri olabilir. Örneğin zencefil gebelerde yüksek dozda kullanıldığı zaman düşüğe sebep olabiliyor. Bu sebeple bitkisel ürünlerin destekleyici ve tamamlayıcı olduğu unutulmamalı, kullanmadan önce mutlaka hekime danışılmalı” dedi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°