Bakan Adana’da nikah şahidi oldu
Manşet Haber 3.11.2012 15:33:52 0

Bakan Adana’da nikah şahidi oldu

Bakan Adana’da nikah şahidi oldu

Adana (Ulus)--Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kırgızistan’ın Adana Fahri Konsolosu Yusuf Uğur’un kızının nikâhında şahitlik yaptı. Sevgi Uğur ile Ali Osman Gomez’in nikâhını Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz kıydı.

Seyhan Oteli’ndeki törende genç çiftin nikah şahitliğini Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, AK Parti İstanbul Milletvekili Abdülkadir Aksu, AK Parti Adana Milletvekili Necati Çetinkaya, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, eski TBMM Başkanı Hikmet Çetin ve eski bakanlardan Kürşad Tüzmen yaptı.

Gençlere ömür boyu mutluluk dileyen Bakan Yılmaz, bir tarafta Portekizli bir ailenin Müslüman olan oğlu, diğer tarafta bir Türk ailenin kızının hayatlarını birleştirmek için yola çıktıklarını belirterek, ”İşte bugünkü dünyanın resmi bu. Küreselleşme dediğimiz şey biraz da böyle bir şey herhalde. Türkiye ve Portekiz arasında yeni bir bağ oluşuyor herhalde. Gerçekten çok güzel, mutluluk verici bir hadise” dedi.

Yılmaz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 çocuk önerisini hatırlatarak, evlilik cüzdanını geline verdi. Zihni Aldırmaz da, genç çiftlere 2 kişilik kahve takımı hediye ederek, “Ömür boyu mutluluklar diliyorum” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°