Bakır: İş kazaları ülke gerçeği
Manşet Haber 3.01.2013 13:22:20 0

Bakır: İş kazaları ülke gerçeği

Bakır: İş kazaları ülke gerçeği

İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır, 7 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Çukurova Belediye Hizmet ve Kültür Binasındaki iş kazasının

bir ülke gerçeği olarak karşılarına çıktığını söyledi.abakir_imo

Çukurova Belediyesi tarafından ihalesi yapılan “Belediye Hizmet Binası ve Kültür Merkezi” inşaatının son kat tabliyesinin betonunun dökümü esnasında inşaat kalıbında çökme olduğunu 7 işçinin yaralandığını anımsatan İMO Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

“Yapı denetimi, yapı planlamasından başlayarak, yapıya ilişkin tasarım projeleri ile inşaatın imalat sürecini kapsayan bütünsel bir uygulamadır.”Ülkemizde yapı üretimi süreci 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun hükümlerince yapılmaktadır. Ancak, kamuya ait yapı ve tesisler bu denetim mekanizmasının dışında tutulmuş, adeta bu yapılar kendi kaderlerine bırakılmaktadırlar. Bunun en açık göstergesi, ülkemizde yaşanan depremler sonrası Kamu Binalarının hazin sonucu olarak söylenebilir.

MÜHENDİSLİK HİZMETİNE ÖNEM VERİLMELİ

Yapım inşaatı sırasında en önemli ve kritik aşamalardan biri olan kalıp ve kalıp iskeleleri yeterli taşıma güvenliğini sağlaması, betonarme demirinin projesine uygun yapılması bir zorunluluktur. Yapı ile ilgili yapı denetim mühendisleri onay vermeden beton dökümüne geçilmemelidir. Bu aşamalardan her hangi birinde denetim ve kontrol eksiği yaşandığı zaman beton dökümü esnasında veya sonrasında bu tip iş kazaları sık sık yaşanmaktadır. Bunun yaşanmaması için daha fazla mühendislik hizmeti almaktır.

 

EN ÇOK İŞ KAZALARI İNŞAAT SEKTÖRÜNDE

Yaşanan bu iş kazaları bir ülke gerçeği olarak karşımızda durmaktadır. Yapının inşaatı, tadilat, tamirat işleri de dâhil olmak üzere inşaat sürecinin her aşaması, süreç içerisinde yapılan her türlü iş, kazalarına davetiye çıkartmakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği, sorunlu bir konu olmaya devam etmektedir.

Türkiye için hazırlanan 2012 İlerleme Raporu'na göre, ülkemizin, sosyal politikalar ve istihdam alanında az sayıda gelişme gösterdiği, yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik gibi sorunlarda hızla yol aldığı ve en çok iş kazasının inşaat sektöründe gerçekleştiği vurgulanmaktadır.

 

DENETİM TAM OLARAK İŞLETİLMELİ

İnşaat sektöründe sıkça yaşanan kazaların sebebi, güvenlik önlemlerinin alınmaması, işverenlerin güvenlik önlemlerini “gereksiz” maliyet olarak görmesi ve denetim mekanizmasının tam işletilememesidir.

Ne yazık ki iş kazalarıyla ilgili yasa ve yönetmelikler hazırlamak, adet yerini bulsun diye iş sağlığı haftası ilan edip, etkinlikler düzenlemek sorunu çözmemekte, iş kazaları can almaya, maddi zararlara yol açmaya devam etmektedir. Yaşanan elim kaza sonucu yaralanan işçilere acil şifalar diliyoruz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°