BALCALI HASTANESİ’NE 20 TEKERLEKLİ SANDALYE BAĞIŞLADI
Manşet Haber 1.02.2023 16:08:45 0

BALCALI HASTANESİ’NE 20 TEKERLEKLİ SANDALYE BAĞIŞLADI

BALCALI HASTANESİ’NE 20 TEKERLEKLİ SANDALYE BAĞIŞLADI






Adanalı iş insanı Beytullah Uslu örnek bir davranışa imza atarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne 20 adet tekerlekli sandalye bağışında bulundu. Tekerlekli sandalyeler Başhekim Prof. Dr. Murat Gündüz ve diğer yetkililerin katıldığı törenle teslim alındı.





Faaliyetlerini Ulusal ve Uluslararası alanda sürdüren iş insanı Beytullah Uslu bölgeye hizmet veren çeşitli kurum ve kuruluşlara yaptığı bağış ve desteklerle örnek davranışlara imza atıyor. Uslu bu çerçevede Balcalı Hastanesine de dönem dönem çeşitli bağışlar yapıyor. Uslu bu amaçla 20 adet tekerlekli sandalyenin de teslimini yaptı.





Tekerlekli sandalyelerin teslimatı için de hastane idari binasında bir tören düzenlendi. Törene Balcalı Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Murat Gündüz, Başhekim Yardımcıları, Baş Müdür Adnan Karadayı ve Müdür Yardımcılarının yanı sıra diğer idari personel ile iş insanı Beytullah Uslu katıldı.





Törende ilk olarak konuşan iş insanı Beytullah Uslu, Adana ve bölgede hizmet veren başta sağlık kurumları olmak üzere çeşitli kuruluşlara kendi imkânlarınca bağışlar yapmayı amaçladıklarını dile getirerek, 20 adet tekerlekli sandalye bağışıyla sınırlı kalmayıp bu bağışların devamının da geleceğini belirtti. Uslu Adana’da faaliyet gösteren çeşitli iş dernekleriyle de ortak çalışmalar yürütülerek yine bağışların çeşitlendirilebileceğine de işaret etti.





Törende konuşan Balcalı Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Murat Gündüz günümüzde bağış kültürünün oluşmasının son derece önemli olduğunun altını çizerek, Beytullah Uslu gibi önemli hayırsever iş insanlarına ya da STK ve Derneklere çok ihtiyaç duyduklarını bu çerçevede bağışlarıyla destek olan başta Beytullah Uslu olmak üzere tüm kişi STK ve Derneklere çok teşekkür ettiklerini ifade etti. Gündüz Hastane idaresi olarak bu zorlu koşullarda daha iyi bir noktaya gelmek için var güçleriyle çalıştıklarını sözlerine eklerken, bağışçılarında koydukları katkılar ile gelinen noktanın çıtasını daha da yükselttiklerine vurgu yaptı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°