Balık Ağlara takıldı
Manşet Haber 6.02.2013 14:05:05 0

Balık Ağlara takıldı

Balık Ağlara takıldı

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Kadir Can’ın “Balık Ağalara Takıldı” isimli kitabında Türkiye’de balıkçılığın tarihini gözler önüne seriliyor.

balik_agalara_takilYok olma tehlikesiyle giderek daha fazla karşı karşıya kalan denizlerdeki canlıların yaşadıklarını kaleme alan Kadir Can, Türkiye balıkçılık tarihinde de bir ilke imza atmış oluyor.

Türkiye’de deniz canlıları her geçen gün daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalıyor. Bunun önemli nedenlerinden biri de yanlış uygulanan balıkçılık yöntemleridir. Kültür ve sanat alanında çalışmaları Ekin Grup tarafından yayımlanan Kadir Can’ın “Balık Ağalara Takıldı” adlı kitabı, Türkiye’de balıkçılık tarihini ayrıntılı bir şekilde inceliyor. Bu kapsamlı çalışma, 1970’den günümüze kadar yapılan balıkçılık çalışmalarını eleştirel bir gözle ele alıyor. Yazarın dördüncü kitabı olan “Balık Ağalara Takıldı” aynı zamanda bir belgesel niteliği de taşıyor.

 

Kırk yılı aşkın süredir foto muhabiri olarak çalışan Kadir Can’ın 288 sayfalık kitabı, on binlerce fotoğrafın arasından seçilmiş 190 özel fotoğrafa yer veriyor. İlkel balıkçılıktan elektronik balıkçığa modernleşme sürecine giren balıkçılığın anlatıldığı kitapta başıboş bırakılan balıkçıların denizlere ne denli zarar verdikleri ve avlarla hangi canlı türlerini yok ettikleri gözler önüne seriliyor. Kısacası bu çalışma sayesinde Türkiye’nin yakın gelecekte karşılaşacağı önemli bir doğa sorunun nedenlerine ışık tutuluyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°