BARİ BÜLENT ECEVİT
Manşet Haber 29.05.2020 17:30:18 0

BARİ BÜLENT ECEVİT'İ DİNLEYİN ; 'KEMAL DERVİŞ ŞEYTANİ HESAPLAR İÇERİSİNDEYDİ'

BARİ BÜLENT ECEVİT'İ DİNLEYİN ; 'KEMAL DERVİŞ ŞEYTANİ HESAPLAR İÇERİSİNDEYDİ'


Bir çok kez yazdım, irili ufaklı 'Bu kadar da olmaz ama!' muhalefeti ve çepere yeni eklemlenen Babacan-Davutoğlu ikilisi, 18 yıldan bu yana uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle çöken ekonominin tek suçlusu olarak Sarayı- Erdoğan'ı göstererek büyük yalana inanmamızı ve aslında asıl suçluyu saklamak istiyorlar.





Evet 18 yıldan bu yana Erdoğan iktidarda ve bütün siyasi sorumluluk kendisinin omuzlarında.  Ama buradaki tartışmanın öznesi Erdoğan olmadığı için O'nu tartışmayacağım.





Kemal Derviş'in ' Ak Parti'yi iktidar yapma oyununu' bir hatırlayalım.
Gecelik faizlerin yüzde 7500 olduğu günlerdi. Ecevit'e, ABD'deki Kemal Derviş'i çağırttılar. Derviş elinde IMF reçetesi ile geldi. Yapısal reformlar adı altında küresel finansın talep ettiği 15 yasa 15 günde çıkarıldı. Dolar muslukları açıldı ve ekonomide çarklar dönmeye başladı.





Ecevit Başbakanlığı' ndaki koalisyon, alınan ekonomik kararlarla büyük riske girmiş, seçmen tabanını kaybettiği anketlerde açıkça görülüyordu. Ekonomik göstergeler tam da yerine oturup hükümet aldığı riskin olumlu sonuçlarını alamadan, Derviş önce,' Önümüzü görebilmemiz için belirsizliğin azalması lazım',  hemen ardından da“Belirsizliğin azalması için de seçim tarihinin belli olması gerekir” diyerek koalisyonu yıkmıştı.





Derviş, ABD'ye gitti, Başbakan Ecevit bile 10 gün ulaşamadı.





Döndüğünde, DSP'den ayrılarak Hüsamettin Özkan-İsmail Cem ikilisinin kurduğu Yeni Türkiye Partisi’ne katılması beklenirken, Deniz Baykal'ın çağrısı ile CHP’ye katıldı.





Böylece DSP’den sonra YTP de Derviş tarafından tasfiye edilmiş oldu. Erken seçim kararının alınmasında, DSP’nin bölünmesinde, Ecevit’in indirilmesinde, YTP’nin tasfiyesinde, Derviş vardı.





Türk solunun efsane ismi Bülent Ecevit Kemal Derviş için' Hayatımın en büyük hatası. O şeytani hesaplar içerisindeydi' demişti.





Derviş, hemen CHP'den milletvekili ve ardından da ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı yapıldı. Seçimi kazanan Ak Parti' nin kurucusu Tayyip Erdoğan'ı da Siirt'te yapılan ekstra seçimle önce milletvekili seçtirip sonra da Başbakan koltuğuna oturtan Kemal Derviş'li CHP yönetimiydi.





Son 50 yıldan bu yana dünya ölçeğinde hüküm süren sıcak para hükümranlığı, Kemal Derviş'in ekonomik programı ile iktidara getirdiği Ak Parti'yi, bu kez de sıcak para musluğunu kısarak iktidardan düşürmeye çalışıyor.





Erdoğan 18 yıllık iktidarında bütün siyasi- ekonomik ve kitlesel tabanını sıcak paraya göre şekillendirdi. 'Sıcak Para' ile Anadolu'da işini büyüterek 'aslan' ve 'kaplan'a dönüşen yerel esnaf, kent rantından faydalanan fırsatçı, paranın sağladığı olanaklarla kavuşulan yeni hayat biçimleri ile farklı olana hoşgörülü yeni bir nesil yetişti.





Ak Parti'nin seçmen profilinin neredeyse tamamı sıcak paraya mahkum.Yeni hayat biçimleri ve farklı değerlerle bir araya gelerek geçirgenliğe ulaşmış kitleler, Ak Parti'siz bir yaşama daha kolay adapte olacaklardır.





Ama Ak Parti için en kitlesel seçmen tabanı hiç kuşkusuz sosyal politika araçlarıyla ayakta tutulan yoksul milyonlar. CHP'li Belediyeler bu konuda devreye girince Erdoğan iyice panikledi. Özellikle TOKİ üzerinden milyonlarca yoksulu ev sahibi yapmalarına rağmen, siyasal konjoktörün değişimi ile onların da kendilerini terk edeceklerini, ülkemizin devrimci müktesabatına uzak olduklarından, kendileri de yaşayarak öğrenecekler!
Oysa bizler, 1970'li yıllarda kent yoksulları için gecekondu inşaasını politik bir araç olarak görüp buna öncelik veren devrimcilerin bu alandaki önderliklerinin, çabalarının ve bu yolda ödedikleri bedellerin, 12 Eylül şartlarında ev sahibi yaptıkları açısından hiçbir anlam taşımadığını yaşayarak öğrendik. (İlgilenenlerin Onur Vakfı tarafından yayımlanan ve Ankara - 18 Mayıs Mahallesi deneyimini aktaran akademik çalışmayı okumalarını tavsiye ederim.)





Erdoğan, 'zamanında!' kendisini paraya boğan ve 500 milyar dolardan fazla para pompalayanlar için IMF rotasından çıkmasıyla birlikte üzeri çizildi ve anlaşılan artık işlevsel görümüyorlar.





Peki Erdoğan sıcak parasız ne yapacak? Sıcak para bulamazsa ne ekonomiyi ne de seçmen tabanını tutabilecek durumda görünmüyor. Bir huruç harekatı yapabilecek mi, bohçasında başka ne var göreceğiz. 
Yurttaş'ı, nesnel koşullar değişmediği halde tüketebildiği sürece mutlu olan tüketiciye( Birey) dönüştüren sistemin çarkları, elin parasıyla, elin malını tükettirdi. Kazanmadığı parayla ev, araba aldırıp, tatile çıkardı. Tüketici, bayram kredisi kullandırdı. Kazanmadan harcattı.





Yoksullaşanlar tüketemeyince 'birey' olmaktan da çıkıp, düşkünleşti ve omurilikleri ile hareket eden kitlelere dönüştürdü. Erdoğan tehlikeyi görüyor. Kendisinin de önü tıpkı böyle açılmıştı. Ankara'da bir söz vardır; Buraya nasıl geldiysen, öyle gidersin. Bunu önlemek için bohçasında ne var bilmiyoruz.
'Bu kadar da olmaz ama!' muhalefeti, ülkenin geleceğini yabancının parası ve kararına mahkum eden bağımlılık politikalarını halka anlatmak, iktidarı da neoliberal uygulamalar sonucu sanayiyi, tarımı bitirmekle değil, bütün bunların sorumlusunun sadece uygulayıcı olan Erdoğan'a bağlayarak O'nu yabancı sermayenin güvenini kaybetmekle suçlamak yerine, halkı sömürenleri hedefe oturtup, yeni bir hikaye yaratılabilecek mi?





CHP ekonomi yönetiminin, Kemal Derviş ve neoliberal paradiğmaları aşacak, dünyadaki gelişmeleri okuyabilecek, ülkemizin yoksulluğunu bitirecek siyasi perspektif sıçramalarına ihtiyacı var.





Daha da yönetilemez hale gelecek Türkiye'nin bu hale gelmesi ve getirilmesinde hedefe tek başına' Reis'i koyup, günah bilançosunu da 'Saray'ın kapısına asmak, ülkemizi tükenmişliğe götüren yolun önemli bir kavşağında olan Kemal Derviş'i ve ülkemizi 'Çapa'ladığı neoliberal düzenin sorumluluğunu göz ardı eden politik seçenekleri savunmak!





Kurultay eninde sonunda yapılacak. Başta Kurultay Delegeleri olmak üzere CHP'nin sahipleri üyeler ve oy veren- vermeyen milyonlar şimdiki CHP yönetimi gibi mi düşünüyor, partinin ekonomi- politik duruşu ne olmalı konusunu tartışmaya devam etmemiz gerekiyor.





Turgay Develi.
24. Dönem Adana Milletvekili.







YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°