Barışın yolu özgürlük ve demokrasiden geçer
Manşet Haber 4.07.2013 09:27:44 0

Barışın yolu özgürlük ve demokrasiden geçer

Barışın yolu özgürlük ve demokrasiden geçer

chp_kemalCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki olayları değerlendirirken, “Barışın yolu özgürlük ve demokrasiden geçer”dedi.

CHP Grup toplantısında  güncel olaylara ilişkin görüş ve tavrını açıklayan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

-“Asıl failler hiçbir zaman yakalanmadı. Gölge edildi onlara, sırtları sıvazlandı. Asıl faillerin avukatlığını yapanların hemen hemen tamamı AKP saflarında görev yapıyor”

-“Madımak’ta yanarak ağır bir bedel ödeyenler, cumhuriyeti aydınlattılar, geleceğimizi aydınlattılar”

-“Onlar ağır bir bedelle tarihe yazıldılar. Onları her zaman saygıyla, sevgiyle anacağız. Onlar bu toplumun aydınlanmasına bedenleriyle, canlarıyla  katkı veren düşünürlerdir, insanlardır, yiğitlerdir. Onları her zaman saygıyla, sevgiyle anacağız.”

-“Panik içinde korkuyor. Gençler, ‘Benim düşünceme, hayatıma dokunma. Yaparsan karizmanı çizerim’ diyor. Yaptı ve karizmasını çizdiler, tükürdüğünü yalattılar.”

-“Korku duvarlarını bu ülkenin genç yiğit evlatları yıktılar, herkesin korktuğu bir ortamda… ‘Biz senden korkmuyoruz. Kiminle gelirsen gel. İster TOMA’nla, ister suyunla, ister biber gazınla, ister plastik, ister gerçek merminle gel. Ben bedenimi siper ediyorum, senden korkmuyorum’ dediler”

-“Şimdi konuşuyor. Samimi söylüyorum isterse 30 televizyon kanalı canlı versin, gazeteler manşetten versin, artık senin bu ülkede, dünyada kıymetin kalmadı.”

-“1968 olayları Paris’te başladı ve bütün dünyaya yayıldı. Gezi olayları da İstanbul’da başladı ve  dünyaya  yayıldı, bütün ülkeler bu gençlere sahip çıktı”

-”Gençler, ‘özgürlüğüme dokunma’ diyor. Bu,  ‘Dolmabahçe’de oturup vapurlardan inen kadınlara bakıyorum’ diyor. Biz seni Başbakan olarak mı atadık, dikizci olasın diye mi? Bunu çıkıyor televizyonlarda anlatıyor. İnsan sıkılır biraz. Nasıl bir ruh hali, anlamak mümkün değil. Bu tiran hakkında bizim konuşmamızdan çok bu ülkenin psikologlarının konuşması lazım”

-”Onlar,  kendi dünyalarındaki özgürlük anlayışını egemen kılmak istiyorlar, işe gazete yırtarak medya ile başladılar, beğenmediklerinin işine son verdirdiler”

-“ Medya patronları gidip ziyaret etti, ‘Kimi köşe yazarı olarak görmek istersiniz?’ diye sordular. Medyayı çökerttiler”

-“Sonra baktılar bir engel daha var. Yargı engeli… Yargıyı militanlaştırmaları gerekiyordu. Bir gecede 160 militanı Yargıtay’a, Danıştay’a yerleştirdiler.”

-“Sonra üniversiteleri sil baştan yenilediler. Üniversiteler suskun kuruluşlar haline getirildi. Bereket versin, orada gençler var da mezuniyet törenlerinde özgürce haykırabiliyorlar.”

-“Sonra sendikalar halledildi. Düşünebiliyor musunuz bir sendika greve gidiyor, konfederasyon başkanı grev kırıcılığı yapıyor.”

-“Yasama organı… AKP’nin vicdanlı bir milletvekili diyor ki ‘Kaldır diyorlar elimizi kaldırıyoruz, indir diyorlar indiriyoruz. Neden el kaldırıp indirdiğimizi biz de bilmiyoruz.’  Hitler döneminde ‘Führer’e doğruydu’ bunun adı.”

-“Sivil toplum kuruluşları da halledildi. İş dünyası sindirildi. Kim konuştuysa maliye memurunu gönderdiler. Biri kalkıp bir şey söylese en ağır hakaretlerle ‘sen sus’ dediler.”

-“Yargı talimatla dava açıp, talimatla karar verme süreci içine giriyor. ‘Yakında davalar açılacak cezalar verilecek’ diyor. ‘Yasama ve yargı benim için ayak bağıdır’ deme cüretini gösterdi. Tiranlığını ilan etti.”

-”Kişilerin özel yaşamlarına müdahale etmeye başladı. Kaç çocuk doğuracaksın, doğumu nasıl yapacaksın ben bilirim. Kim tutuklanacak ben bilirim) diyor. O kadar egosu güçlü hale geldi ki kendini tutamadı, ‘Ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım’ dedi.”

“Gel yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Yüzde 10 seçim barajını kim getirdi? Kenan Evren ve arkadaşları. Yüzde 10 barajını kim savunuyor? Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları. Al birini vur ötekine, ne fark eder. O da darbeciydi bu da darbeci. O da vesayetçiydi, bu da vesayetçi. O Atatürk’ü istismar ederdi, bu da dini istismar ediyor”

“Sürekli korkan adam sürekli yalan söyler. Bunun da bir huyu son zamanlarda başlamış, ağzını hangi konuda açsa bakıyoruz arkası yalan. Ne demiştik, yalancıdan Başbakan olmaz”

-“Hayatını yalan üzerine kuruyor, çünkü korkuyor. Korkma Recep Tayyip Erdoğan, korkma. Yalana sığınma. Komplo teorileri üretiyor, komplo teorileri üreten adam beceriksiz adamdır, halkını sevmeyen, halkıyla ayrı düşen adamdır.”

-“Bugün bir yalan daha söylemiş. Malum ya Kabataş İskelesi’nde bir kadına, 6 aylık çocuğu varmış, 70-100 kişi saldırmış, ellerinde eldivenler, idrarlarını yapmışlar, kadıncağız uyandıktan sonra… Ne olduğunu kimse bilmiyor. Bu olayı duyar duymaz, “Böyleyse, bunu yapanlara insan denmez, bunu yapanlar hayvandır” dedim. Benim bu sözlerim ortada, o çarpıtmış.”

-”Sen Başbakan değil misin? Niye çıkarmıyorsun ortaya. Benim söylediğimi çarpıtıyorsun, çünkü yalancısın. Yalancıdan başbakan olmaz.”

-“Sen başörtülü kadına nasıl bir muamele yapıldığını öğrenmek mi istiyorsun? Taksim’de otobüste, bir polisin başörtülü bir kıza nasıl tokat attığını ben biliyorum, televizyonlarda gördüm. Ağzını açıp bir laf ettin mi? Edemezsin. Neden? Çünkü onun hakkını korumak değil senin amacın,  oy devşirmek, senin amacın,  o türbanı sömürmek onu oya nasıl dönüştürürüm, onun hesabını yapıyorsun.

-“Başbakan, Valide Sultan Camisi müezzininin yalanlamasına rağmen, bütün mitinglerde “Camiye bira şişeleriyle girdiler” diyor. Caminin müezzinini 6 saat sorguladılar, terörle mücadelede.”

-“Müezzinin  söylediği şu söz 76 milyonun kulağına küpe olsun, ‘Ben din adamıyım, yalan söylemem.’ Yalan söylemeyen o din adamının alnından öpüyorum, ona saygılarımı sunuyorum.”

-“ Dört kişi hayatını kaybetti, hiç ağızını açıp da ‘Allah rahmet eylesin’ dedi mi? Tam tersine öldürenlere meşruiyet kazandırıyor. Neredeyse, ‘iyi ki öldürdüler’ diyecek. İkramiye veriyor, neden? ‘Kendi halkını öldürdü’ diye”

-“ Talimatı bu verdi. ‘Ben verdim’ diyor. Ülke böyle yönetilmez, ülke sağduyuyla yönetilir. Akılla, mantıkla yönetilir. Duyguyla, kinle, öfkeyle ülke yönetilmez, kendi çocuklarına kin duyan bir Başbakan olmaz, o çocuklar bizim çocuklarımız”

“Bu kadar kini bir insan nasıl yüreğinde barındırır” diyen Kılıçdaroğlu, babasının her zaman kendisine “Oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur” dediğini anımsattı.

-“Gençler, özgürlük ve demokrasi istiyor. Biz Gezi Parkı eylemleri başlamadan bir “Özgürlük ve Demokrasi Manifestosu” yayımladık. Gençlerden bu manifestoya düşünceleriyle katkı sunmalarını istiyorum”

“Beraber bu ülkeye demokrasiyi getirelim, siz korkusuzsunuz, sizin gücünüz özgürlüğünüzdedir, biz size inanıyoruz, tıpkı Mustafa Kemal’in size inandığı gibi”

-“Yüzde 49 oy aldı. Parlamentodaki oranı kaç? Yüzde 60-65. Aradaki fark çalınan oylardır. Milli iradeye saygılıysan, milletin oyuna saygılı olacaksın. Milletin oyunu alavere, dalavere ile çalmayacaksın. Parlamentoya aynen yansıyacak. Var mısın? Hodri meydan gel değiştirelim, gençlerin bir talebi de yerine gelsin.”

-“Bütün kainat bir ibadethanedir. Cemevlerinin ibadethane olmasının önünde de bir engel yoktur”

-“Demokrasi olmadan barış olamaz. Barışın yolu özgürlük ve demokrasiden geçer”

-“”10 yıl önce buğday 30 kuruştu, mazot 1 lira. Şimdi buğday 70 kuruş, mazot 4 lira 20 kuruş. Bu çiftçi ne yapacak, bu 70 kuruş en yüksek fiyat. Çiftçi kardeşime sesleniyorum; Ağzından bal akıyor konuştuğu zaman tiranın, şöyle kalkındık, böyle büyüdük… Gençler bunun karizmasını çizdiler, şimdi sıra sende çifttçi kardeşim, sen de karizmasını çiz”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu sık sık alkışlarla kesilen konuşmasını  huzurlu bir Ramazan dileğinde bulunarak tamamladı.

Çalışmalarınıza katkı sunması ve görüşlerimizin geniş kitlelerle buluşturulması adına bu haftaki Grup Toplantımızı bilgilerinize sunarız.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°