BARUT:YETİŞTİRİCİLER ÜCRETSİZ MERA İSTİYOR
Manşet Haber 2.06.2020 11:47:34 0

BARUT:YETİŞTİRİCİLER ÜCRETSİZ MERA İSTİYOR

BARUT:YETİŞTİRİCİLER ÜCRETSİZ MERA İSTİYOR









Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, mera, yaylak ve kışlakların işgaline, amaç dışı kullanımına, yandaş şirketlere peşkeş çekilmesine ve yetiştiricilere fahiş fiyatla kiralanmasına sert tepki gösterdi.
Mera, çayır, yaylak ve kışlaklarla ilgili Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından yanıtlanması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na verdiği soru önergesine yanıt isteyen Ayhan Barut, 'Mera, yaylak ve kışlaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bu alanların özel mülkiyete geçirilemeyeceği, Mera Kanunun 14'ncü maddesinde sayılan haller istisna olmak üzere amacı dışında kullanılamayacağı, sınır aşımı ve işgale uğratılamayacağı, mevzuata aykırı şekilde kaçak yapılaşmanın yapılamayacağı belirtilmektedir. Meralarımız yandaş şirketlere peşkeş çekilip uzun yıllar boyunca kiralanmasın, yetiştiricilerimizin kullanımına ücretsiz açılsın' dedi.
'OTLATMA KATKI PAYI KALDIRILSIN'
Türkiye'nin 1940’lı yıllarda 44.2 milyon hektar olan mera varlığının 11.2 milyon hektara gerilediğini, 33 milyon hektar mera arazisinin kaybedildiğini aktaran Ayhan Barut, şunları kaydetti:
'4342 sayılı Mera Kanunu'nun 26. maddesi kapsamında çiftçi katkısı olarak İl Mera Komisyonlarınca tespit edilen otlatma bedelleri çiftçilere ulaştırılıyor. Hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin meralara aidiyet duygusunu geliştirdiği ve amaç dışı kullanımı önlediği düşünülse de bu durum doğru değildir. Yerelin hayvan varlığının mera için yeter sayıya çıkarılması için destek verilmelidir. 2019 yılı Ocak ayı içinde yayımlanan Cumhurbaşkanı kararnamesi ile et ve sütten alınan mera kesintileri kaldırılmıştır. Bir kararname ile kanunun 26. maddesindeki çiftçi otlatma katkı paylarının kaldırılması da mümkündür. Meralar çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğal yaşam alanlarıdır. Meralar katkı payı alınarak değil, gerçek kullanıcısı çiftçinin kontrolüne verilerek korunabilir. Böylelikle zaten zor şartlar altında üretmeye çalışan yetiştiricilerimize bir nebze de olsa destek sunulur.'



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°